6 Eylül 2016 Salı

Türkiye, hala keşfedilmemiş büyük bir pazar / Esteve Calzada


Futbol, artık sadece bir spor değil aynı zaman da büyük de bir endüstri. Kulüp satın alan yatırımcılar, dev sponsorlar, astronomik transfer ücretleri, akıllı statlar... Sıcak para dediğimiz şey artık futbolun göbeğine oturmuş durumda. Hal böyle olunca biz de spor yönetimi alanında yetkili bir isim olan Esteve Calzada ile konuştuk ve sorduk “Ne olacak bu futbolun hali?”




Sahibi olduğunuz PrimeTime Sport nedir? Ne tür hizmetler veriyorsunuz?
Prime Time Sport, spor pazarlaması alanında hizmet veren bir butik olarak düşünebilirsiniz. Çoğunlukla futbol alanında verdiğimiz hizmetlerin içerisinde oyuncuların tanıtımı, menajerliği, imaj haklarından, kulüplerin ve federasyonların stratejik danışmanlığı, pazarlama ve yönetimleri ile ilgili projeler üretip uygulanması ve son günlerde çok popüler olan youtuber’ların tanıtımı ve yönlendirilmesine kadar bir çok şey sayabiliriz. Yani futbol endüstrisinde çalışan her birime hizmet edecek projelerde yer alan bir kurumuz.

Spordan para kazanmanın temel ilkelerini anlatan Türkçeye de “Paradan Haber Ver” diye çevrilmiş olan bir kitabınız var. Futbol pazarlamasında para kazanmak için izlenmesi gereken 3 adım nedir?
Tabii ki üçten çok daha fazla madde saymak gerekir, ama senin için ilk üçü özet olarak sıralayacak olursam:
1. Hak’ların kontrolü. Yani statlardaki reklam alanlarının pazarlanması, sponsorluklar, futbolcuların ve kulüplerin reklam gelirleri, yayın hakları vs.
2.     İşbirliği yapılacak hedef markaları belirlemek için Pazar-marka analizi yapılması
3.     Agresif bir satış yaklaşımı.


Futbol endüstrisinde pazarlama ya da satış alanında çalışmak isteyen gençler ne yapmalı?
Diğer meslek dalları gibi burada net bir çizgi maalesef yok. Ama benim tavsiyem, sayısı az olmakla beraber bazı üniversitelerde futbol yönetimi bölümleri var, onları tercih edebilirler. Yüksek lisansta ise daha fazla üniversitede bu imkanı bulabilirler. Özellikle ekonomi, gazetecilik ve reklam bölümü öğrencilerinin futbol yönetimi alanında yüksek lisansı tercih ettiğini söyleyebiliriz. Yani yola öncelikle bu alanda eğitim tercihleri ile başlayabilirler. Bu arada mutlaka, kulüp, federasyon, spor alanında sponsorluk yapan firmalar ya da spor pazarlama ajanslarında staj yapmaları da çok önemli.


Önce Rus oligarklar, sonra Arap şeyhleri kulüp satın alarak futbol endüstrisine girdiler. Sizce sırada kimler var?
Kesinlikle Çin. Kış transfer döneminde Çin Süper Lig’inde toplam 331 milyon avroluk transfer yapıldı. Ancak Çin’i sadece son dönemlerde astronomik rakamlara yaptıkları futbolcu transferleriyle değerlendirmeyin. Çinli iş adamlarının Avrupa’da çok yaygın bir şekilde kulüp satın almaya başladıklarını da görüyoruz. İtalya’da Inter Milan, İspanya’da Espanyol, Granada, İngiltere’de Aston Villa bazı örnekler. Wanda ve China Media Capital sırasıyla Atletico Madrid’in %20sini ve Manchester City’nin %13ünü satın aldılar. Yani futbol pazarının son büyük oyuncusu Çin diyebiliriz.


Futbolun içinden gelmeyen ama sermayeyi yöneten ve söz sahibi olan bu tip yatırımcıların endüstriye etkileri neler?
Eğer uzun soluklu başarı arıyorsanız artık bu futbolun içinden klişesini bir kenara bırakmalısınız. Futbol ve sermaye birlikte, yan yana yürümeli. İstediğin kadar çok yatırım yap, kulüp finansal olarak iyi bir tablo çizsin, eğer sahada takım bir başarı kazanmıyorsa, kulübün kasasındaki o paranın hiç bir kıymeti yok. Ya da tam tersini düşün, sezon sonu şampiyon olmuşsun, Avrupa kupalarına gidiyorsun, ama kasan bomboş, bir de üzerine borçlusun. Artık finansal fair play kuralları da çok katı. Böyle bir tabloda Avrupa’ya gitmek konusunda bile men yiyorsun. Sağlıklı bir yapı için hem iyi futbol oynayacaksın ki başarı gelsin, hem de bu başarı sayesinde kapını çalan yatırımcı ve sponsorlarla iyi bir finansal bağ kuracaksın ki, kasan dolsun.


Son dönemde bilet fiyatları önü alınamaz bir şekilde artıyor. Bu aynı zamanda stadyumlara gelen taraftar profilinin de sosyo-ekonomik olarak daha üst sınıflara değişmesine sebep oluyor. Bunun futbola etkisi nasıl olur?
Buna çok katılmıyorum. Premier Lig ve Bundesliga gibi Avrupa’daki önemli bir çok ligde makul fiyatlara bilet satıldığını düşünüyorum.

1984 yılında Diego A. Maradona 7.3 milyon avroya Napoli’ye transfer olduğunda bu o günler için dudak uçuklatan bir rakamdı. Artık transfer piyasasında 100 milyon avrolardan bahsediyoruz. Sence transfer ücretleri bu şekilde artmaya ne kadar daha devam edecek?
Kulüplerin gelirleri arttığı sürece transfer ücretleri de artmaya devam eder. Örneğin Premier Lig’de yeni yayın ihalesi yapıldı. Buna göre kulüplerin kasasına gelecek üç yılda 8.1 milyar İngiliz sterlini girecek. Bu rakam bir önceki ihalenin %70 üzerinde. Premier Lig’de bu paydan en az geliri alacak takım bile, La Liga’da Real Madrid ve Barselona’nın yayından kazandığı kadar parayı kasasına koyacak. Bu ne demek oluyor? 100 milyon avroya Gareth Bale’e imza attıran Real Madrid’in ödediği rakamın çok daha üzerinde rakamları, yeni transfer sezonunda İngiliz takımlarının harcamasını bekleyebiliriz.


Teknoloji çok hızlı ilerliyor. Sence futbolun ne kadar içerisinde ve futbolda teknolojinin sınırları nerede ayrılmalı?
Ben futbolun içerisinde olması gerektiğine inanan taraftayım. Özellikle de oyunun sonucuna etki edebilecek bazı hakem hatalarını ortadan kaldırmak konusunda. Gol çizgisi teknolojisi ile başladı. Şimdi de penaltı ve ofsayt kararları verilirken hakeme yol göstermesi açısından mutlaka kullanılmalı.

Sosyal medyanın futbola etkisi nasıl?
Sosyal medya maalesef sadece futbolu değil tüm yaşantımızı dramatik bir şekilde değiştirdi. Kulüpler ve oyuncular artık arada menajer ya da medya kanalları olmadan taraftarlar ile doğrudan iletişime geçebiliyor. Oyuncular sosyal medya kullanımı konusunda kesinlikle eğitim almalı. Çünkü bu şekilde doğrudan iletişim çoğu zaman oyuncuya ve imajına zarar verebiliyor. Yazdıkları mesajın, koydukları bir fotoğrafın zamanlaması, içeriği çok önemli. Dikkat edilmesi gereken bir çok detay var. sosyal medya kullanan oyuncu ve kulüplerin bu konuda  profesyoneller ile çalışmaları çok önemli.


Sosyal medyanın hayatımıza bu şekilde girişinden sonra pazarlama araçları da değişti. Kulüpler bu değişime nasıl ayak uydurmalı?
Kulüpler sosyal medya hesaplarını kullanarak mutlaka taraftarlarla bağlarını kuvvetlendirmeli. Bu büyük bir fırsat. Bu şekilde yeni taraftar kazanabilirler, mevcut taraftarların statlara ve kulübe ilgisini artırabilirler. Sonra da tüm bu iletişimlerini ölçümleyebilir ve sponsorlar ile paylaşıp, markaların finansal desteğini artırabilirler. Çünkü bir çok sponsor bu yol ile müşterilere doğrudan ulaşıp, pazarlama yapabilir.  

Barselona’da çok uzun yıllar çalıştın. Pazarlama adına diğer kulüplerden farklı ne yapıyorlar?
Benim de yaratılması döneminde bir parçası olduğum ve bundan da her zaman gurur duyduğum, “Bir kulüpten çok daha fazlası / mas que un club” konumlandırması diyebiliriz. Her şey müthiş bir jenerasyon yakalayarak başladı. Sportif anlamda bir çok başarı, kupa ve bununla beraber kapınızda sıraya giren sponsor ve yatırımcılar. Demin de dediğim gibi, biz pazarlamacılar bir konumlandırma oluştururuz. Bu çok başarılı da olabilir. Ama sistemin doğru çalışması için sportif başarının da olması şart. Barselona dışında da pazarlama araçlarını çok başarılı kullanan kulüpler var. Tıpkı Real Madrid ve Manchester City gibi.

Arda Turan hakkında ne düşünüyorsun?
Öncelikle şunu söylemeliyim Avrupa Şampiyonasında Türk taraftarlarının Arda’yı protesto etmesi beni çok üzdü. Bence Arda çok iyi bir oyuncu sadece şu ara zor bir dönemden geçiyor. Barselona’da hem 6 aydır forma giyemeyip, hem de fit kalmaya çalışmak pek kolay bir durum değil. Formunu eskisinden daha iyi bir şekilde geri kazanacağına inanıyorum. Yeni sezonda göreceğiz.

Potansiyeli yüksek olan ve Avrupa’da oynayabilecek başka hangi Türk oyuncuları beğeniyorsunuz?
Emre Mor ve Enes Ünal’ı da çok beğeniyorum. Onlar dışında da bir çok genç oyuncu var. Sadece yeterince fırsat verilmiyor gençlere.

Avrupa’daki bir çok büyük lig ve kulüpte çalıştın. Türkiye’yi İngiltere, İspanya gibi futbol endüstrisinin büyük olduğu diğer ülkelerle kıyaslarsan ne dersin?
Türkiye büyük bir potansiyele sahip ve halen bakir bir pazar. Taraftarların futbola ilgisi, yeni statlar ve bazı kulüplerin taraftar sayıları ciddi bir potansiyel oluşturuyor. Bu potansiyeli, yönetimsel olarak ihtiyaçlarla uyumlu bir hale getirip kullanmak için tek eksik bu alanda yönlendirme yapacak profesyoneller. Tıpkı kulübünüze yabancı yıldız bir oyuncu transfer etmek gibi. Yerli yöneticiler ile yabancı yönetici ya da danışman statüsündeki profesyoneller bir arada çalışmalı, tecrübelerini paylaşmalı ve fırsatları değerlendirmek için plan oluşturulmalı diye düşünüyorum. Bir de kulüpler mutlaka tam zamanlı çalışanlarca yönetilmeli.  Yarım gün başka yerde çalışıp yarım gün kulüp yöneten yöneticiler ile olmaz.

Global alanda Türk kulüplerinin güçlü ve zayıf olduğu alanlar neler?
Öncelikle kendilerini anlatmak konusunda eksikleri var. Yurtdışında kulüpler kendilerini iyi tanıtıyor olmalılar. Tamam kendi ülkende taraftarınla aran iyi ama artık dünya büyük bir pazar, yeni taraftar bulmanın tek yolu o büyük pazara açılmak. Bunun en büyük yolu da yayın haklarının yurtdışına açılması. Büyüme ancak bu şekilde olur. Bir de tabii ki şike davası ve sürecinin çok olumsuz etkileri oldu. Federasyonların bu konuda çok hassas davranması ve bir daha bu tip süreçlerinin yaşanmaması için ciddi önlemler alması şart.



Esteve Calzada kimdir?

Esteve Calzada FMCG sektöründeki uzun yıllar tecrübesinden sonra 2002-2007 yılları arasında Barselona kulübünde CMO (Chief Marketing and Commercial Officer) olarak çalıştı. Bu süreçte geliştirdiği projeler ile kulübe 400 milyon avro kazanç sağladı ve Nike-Barselona işbirliğinin mimarlığını yaptı.
2011’den beri Manchester City kulübüne danışmanlık veriyor.
UEFA (2013) ve FIFA (2014) çeşitli projeler için stratejik danışmanlık verdi.
2009 Messi’nin imaj haklarını yönetmek adına Leo Messi yönetimini kurdu.
Halen 2007 yılından beri kendi kurduğu Prime time Sport’un başında. Spor yönetimi hakkında kitapları ve makaleleri de olan Calzada; İspanya, İngiltere, Dubai ve Amerika’da bir çok üniversitede bu konuda  dersler de veriyor.


Avrupa Şampiyonası'na Hazır mısınız?

ÇİFT RAKAMLI YILLARI DAHA ÇOK SEVİYORSAK BİR SEBEBİ VAR. 2016 YAZI DA FRANSA’DA YAPILACAK AVRUPA FUTBOL ŞAMPİYONASI’YLA RENKLENİYOR. ÜSTELİK, BU KEZ BİZ DE ORADAYIZ. 10 HAZİRAN’DAN 10 TEMMUZ’A KADAR SÜRECEK OLAN ŞAMPİYONADA 30 GÜNDE TAM 51 MAÇ OYNANACAK. ANLAYACAĞINIZ, BİRALARI STOKLAYIN VE KADINLARIN TRİPLERİNE HAZIR OLUN.



GRUP ANALİZLERİ

Grup A:

En son 2000 yılında kupa zaferini yaşayan ev sahibi Fransa, olabilecek en iyi kurayı çekti. Raphaël Varane, Paul Pogba, Antoine Griezmann ve Anthony Martial gibi bireysel yeteneği üst düzey oyunculara sahipler. Bu isimlerin takım uyumunu nasıl yakalayacağı ise Didier Deschamps’in maharetine kalmış.
Gruptan muhtemelen sorunsuz çıkacak Fransa’yı, kuvvetli bir defansa sahip İsviçre takip eder. İsviçre’de kanatlardan içeri çok hızlı kat edebilen Xherdan Shaqiri and Admir Mehmedi’ye dikkat. Romanya ise gruplara gelene kadar 10 maçta toplam 2 gol yedi. Defans hattı kuvvetli olan takımın hücum ve gol organizasyonları için maalesef aynı şeyi söyleyemeyiz. Yine de grubu, turnuvaya ilk defa katılan ve en zayıf halka olan Arnavutluk üzerinde tamamlar.

Grup B:

Herkesin gözü İngiltere, Galler eşleşmesinde idi. Ancak B grubunun sürprizlere gebe olduğunu söyleyebiliriz. CSKA Moskova’nın eski teknik direktörü Leonid Slutsky’in Rusya Milli Takımı’nın başına geçmesi ve golcüleri Artyom Dzyuba ile Rusya grubun tehlikeli takımlarından. Slovakya ise organize, deneyimli ancak limitleri belli bir takıma sahip. Martin Skrtel ve Marek Hamsik’e güveneceklerdir. Gareth Bale, Ashley Williams, Aaron Ramsey’li Galler’in ne yapacağını ise herkes heyecanla bekliyor. Bu arada Ross Barkley, Harry Kane ve Raheem Sterling gibi gençlere sahip İngiltere ise Dünya Kupası’nda yaşadığı hüsranı unutturma peşinde olacaktır.


Grup C:

Tüm futbol otoritelerinin ortak görüşü Almanya’nın final oynayacağı yönünde. Her ne kadar Philipp Lahm’ın yokluğu tedirgin edici olsa da, Jérôme Boateng ve Mats Hummels mükemmel bir uyum yakaladılar. Ukrayna turnuvada kanat oyuncularına güveniyor. Solda Sevilla’da oynayan Yevhen Konoplyanka, içeri çok tehlikeli koşular yapabilirken, sol ayaklı Andriy Yarmolenko ise aynı baskıyı sağ kanatta kurabiliyor. Polonya ise tüm takımı Lewandowski üzerine kurdu. Gruplara gelene kadar tek başına 13 gol atan yıldız turnuvanın en iyi forveti. Ajax’da oynayan sol ayaklı Arkadiusz Milik ise 6 gol ile onu takip ediyor. Polonya maçları bol gollü geçecek bizden söylemesi. Kuzey İrlanda ise en azından puan alıp, turnuvaya veda etmeyi hesaplıyor olacaktır.


Grup D:

Bizim de içinde bulunduğumuz bu grup maalesef turnuvanın en zor gruplarından biri. İspanya grubu domine edebilecek güç ve deneyimde. Hırvatistan için turnuvanın en yaratıcı orta sahasına sahip diyebiliriz; Ivan Rakitic, Luka Modric ve Mateo Kovacic. Mandzukic de yine tehlike yaratabilecek oyunculardan. Ancak defans hattı biraz problemli. Etkili golcü eksikliği çeken Çekler hücuma yönelik orta sahada Borek Dockal ve Ladislav Krejci’ye güveneceklerdir. Ancak Selçuk İnan, Arda Turan ve Hakan Çalhanoğlu’lu orta sahaya sahip Türkiye’nin her zaman turnuvalarda sürprizler yarattığını hatırlatmak lazım.


Grup E:

Artık herkesin Belçika’nın en azından yarı finale kadar koşmasını beklediği bir turnuva. Her ne kadar Eden Hazard eski formunu yakalayamamış bile olsa, De Bryune ile birlikte üst düzey bireysel yeteneğe sahip oyuncular. Belçika’nın sorunu yetenekli isimlerden oluşan kadronun takım olarak hala bir bütünlük ortaya koyamaması olacaktır. Geride Giorgio Chiellini, Andrea Barzagli ve Leonardo Bonucci ile kalede Buffon ile İtalya her zaman puan alınması zor bir rakiptir. Aynı şeyi İrlanda için de söyleyebiliriz, ancak onların bir dezavantajı gol atamıyor olmaları. İsveç ise tabii ki Zlatan İbrahimovic’e güveniyor. Hele ki, milli takımda son uluslararası turnuvası olma ihtimalini de düşünürsek, büyük patron şov yapacaktır diyebiliriz.

Grup F:

Grubun en zayıf takımı diğerlerine ilerlemek için şans tanıyacaktır. Portekiz eski gücünde değil. Gruptan onları taşıyacak isim Cristiano Ronaldo. Avusturya iyi bir jenerasyon yakaladı ve turnuvaya gelene kadar ki maçlarda sürpriz bir performans sergilediler. Bütün gözler orta sahada oyun kurucu olarak oynayan David Alaba üzerinde olacaktır. 330 bin nüfuslu İzlanda’nın turnuvaya katılıyor olması bile ülke için büyük başarı. Her turnuvada yeni bir isim keşfetme peşinde olanlara oyun kurucu  Gylfi Sigurdsson ve forvet Kolbeinn Sigthorsson’ı öneririz.
1972’den bu yana ilk defa Avrupa Şampiyonası’na katılan Macaristan ise grubun en zayıf takımı diyebiliriz. Muhtemelen turnuvanın en renksiz maçları da Cristiano Ronaldo’ya rağmen bu grupta geçecektir.





BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

RAKAMLARLA EURO 2016

24
ŞAMPİYONADA MÜCADELE EDECEK ÜLKE SAYISI
Bir Avrupa Şampiyonası ilk kez 24 takımın katılımıyla yapılıyor. Dört takımdan oluşan altı grubu ilk iki sırada bitirenlerle birlikte, en iyi dört dördüncü de bir üst tura yükselmeye hak kazanacak.


15
FRANSA EURO 2016 BUGÜNE KADAR YAPILAN 15. AVRUPA ŞAMPİYONASI. İlk kez 1960’da düzenlenen turnuva da Fransa’da gerçekleşmişti.


10
TURNUVA 10 FARKLI ŞEHİRDE YER ALAN 10 STATTA OYNANACAK. Maçların yapılacağı şehirlerde en az 4 maç oynanacak. Takımlar her maçını değşik bir şehirde oynayacak. 81.300 kapasiteli Parc De Prince turnuvanın en büyük stadı. Final maçı da bu stadyumda. 33.500 kapasiteli Stadium de Toulouse ise sadece dört maça ev sahipliği yapacak ve turnuvanın en küçük stadı.


51
TOPLAM MAÇ SAYISI. Tam 30 gün sürecek olan turnuvada 51 karşılaşma izlenecek.


158
TURNUVADA GÖREV ALACAK TOPLAM HAKEM SAYISI. On sekiz farklı ülkeden 18 hakemle birlikte, 54 yardımcı hakem ve 36 ilave yardımcı da turnuvada görev yapacak. Son yıllarda UEFA’nın en gözde hakemlerinden olan Cüneyt Çakır ve ekibi de ülkemizi temsil ediyor.


2,5 MİLYON
TURNUVAYI GELMESİ BEKLENEN TARAFTAR SAYISI.


27 MİLYON AVRO
ŞAMPİYONUN ALACAĞI PARA. UEFA, Euro 2016 için toplamda 301 milyon avro dağıtacak. Turnuvaya katılacak olan her ekip 8er milyon avro alırken, ilk turda gelecek her galibiyet için ekstra 1 milyon, her beraberlik için 500 bin avro ödül verilecek. Ayrıca çeyrek finalistler 2,5 milyon, yarı finalistler ise 4 milyon avro kazanacak.


FAVORİ ÜÇLÜ: FRANSA, ALMANYA VE İSPANYA
BAHİS ŞİRKETLERİ ŞAMPİYONLUK KONUSUNDA ORANLARI AÇIKLADILAR BİLE. EV SAHİBİ FRANSA’NIN ŞAMPİYMNLUĞUNA 1’E 4, ALMANYA’NIN ŞAMPİYONLUĞUNA 4,2, İSPANYA’NIN ŞAMPİYONLUĞUNA 1’E 6 VEREN BAHİS ŞİRKETLERİ MİLLİ TAKIMIMIZIN KUPAYI ALMASINAYSA 1’E 80 VERİYOR. TURNUVANIN KAĞIT ÜZERİNDE EN GÜÇSÜZ İKİ TAKIMIYSA KAZANMASINA 1’E 300 ORAN VERİLEN ARNAVUTLUK VE KUZEY İRLANDA.



GRUPLARIN EN İYİ MAÇLARI

Belçika-İtalya
Sahip olduğu genç ve yetenekli oyuncularla Euro 2016’nın gizli favorilerinden biri olarak gösterilen Belçika, E grubunun ilk maçında her zaman turnuva takımı olduğunu gösteren İtalya ile karşı karşıya geliyor. Karşılaşma 13 Haziran akşamı Lyon’da.

İngiltere-Galler
Uluslararası turnuvalarda makus kaderini yenmeye çalışan İngiltere, bir çok oyuncusu Premier Lig’de oynayan komşu Galler ile 16 Haziran’da karşılaşıyor. Siz hangisini destekliyorsunuz? Gareth Bale mi, Harry Kane mi?

İspanya Türkiye
Türk Milli takımının ne zaman ne yapacağının belli olmadığını artık tüm dünya biliyor. Bu da son şampiyon İspanya ile aramızda oynanacak maçta tüm gözlerin Nice’te olmasını sağlıyor. Karşılaşma 17 Haziran’da.



TURNUVANIN YILDIZ ADAYLARI

Ronaldo’sundan Hazard’ına birçok büyük yıldız Euro 2016’da yeteneklerini sergileyecek. Ama büyük turnuvalar kendi yıldızlarını ortaya çıkarmakla bilinirler. Aşağıdaki isimler yetenekleriyle bu konuda bir adım önde.

Dele Alli-İngiltere
Son haftalara kadar şampiyonluğu kovalayan ve kadrosunda birçok yıldız oyuncu barındıran Tottenham Hotspur’un kısa sürede banko adamlarından biri olmayı başaran Dele Alli sadece bir sene önce MK Dons takımından transfer edilmişti. Premier Lig sezonunu 10 gol 11 asist gibi etkileyici bir istatistikle kapatan Alli orta sahanın farklı bölgelerinde görev yapabilmesiyle de teknik direktörünün elini kuvvetlendiriyor. Eğer İngiltere makus talihine son verip bir büyük turnuva kazanacaksa, Dele Alli’nin yeteneklerine çok ihtiyacı olacak.

Hakan Çalhanoğlu- Türkiye
Bayer Leverkusenli yıldızımızın ölümcül frikiklerinin ünü zaten malum ama bu genç adam daha yeteneklerinin tamamını dünyaya gösterebilmiş değil ve bunun için Avrupa Şampiyonası’ndan daha iyi bir zaman olamaz. Eleme maçlarının ikinci yarısında gösterdiği performansla Türkiye’nin turnuvaya katılmasında da önemli bir rol oynayan Hakan Çalhanoğlu için işler iyi giderse, önümüzdeki yıl dünya devlerinden birinin forma girmesi muhtemel.

Granit Xhaka
Ottmar Hiztfeld gibi bir futbol duayeni onu yeni Schweinsteiger olarak gördüğünü söylüyor. Borussia Mönchengladbach orta sahasının değişmez ismi olan Xhaka tekniği, pas yeteneği ve üstün oyun görüşüyle turnuvanın parlayan yıldızlarından biri olmaya aday. Xhaka’nın genç yaşına rağmen sahip olduğu liderlik özelliği de onu farklı kılan bir diğer faktör.

Saul Niguez
İspanyol futboluna altın çağını yaşatan jenerasyonun beyni olan Xavi artık yok ve onunla bu başarıyı sağlayan birçok isim de artık futbol hayatının son demlerindeyken ortaya çıkan genç bir yıldız İspanyolların yüzünü güldürdü. Atletico Madrid formasıyla Şampiyonlar Ligi’nde Bayern’e attığı enfes golle dikkatleri üzerine çeken Saul Niguez geçtiğimiz sezonu defansif yönü kuvvetli bir oyuncu olmasına ragmen 9 gol 4 asistle tamamladı. Atletico’nun son yıllarda büyük takımlara sattığı oyuncuları düşününce, iyi bir Euro 2016 performansıyla Saul’un astronomik bir rakama dünya devlerinden birine gitmesi sürpriz olmaz.


ONUR ÖDÜLÜ
Eidur Gudjohnsen
Bu adamı hatırlıyor olmalısınız. Chelsea ve Barselona gibi devlerde lig şampiyonlukları ve Şampiyonlar Ligi kupası kazanan İzlandalı bu adam şu anda Norveç takımı Molde’de forma giyiyor. 2014 yılında milli takımı bıraktığını açıklayan Gudjohnsen takımının Türkiye’nin de yer aldığı grupta gösterdiği sıra dışı performans sonrası kariyerini EURO 2016 ile sonlandırmaya karar verdi. Çıktığı 84 milli maçta tam 25 gol atan Eidur Gudjohnsen listemizdeki diğer isimler kadar genç olmasa da, sporcu karakteri ve çalışkanlığıyla her zaman saygıyı hak ediyor.



REKORLAR

Bugüne kadar...

en çok finale çıkan takım, ALMANYA 12 KEZ

en çok final maçı oynayan oyuncu, 16 KEZ LILIAN THURAM (Fransa) ve EDWIN VAN DER SAR (Hollanda)

en çok forma giyen oyuncu, 54 MAÇ GIANLUIGI BUFFON

tek bir eleme turunda en çok gol atan oyuncu, 13 GOL DAVID HEALY (K. İrlanda 2008) ve ROBERT LEWANDOWSKI (Polonya 2016)

en çok kupa alan, 3 KUPA İLE ALMANYA (1972, 1980, 1996) ve İSPANYA (1964, 2008, 2012)

finalde oynayan en yaşlı oyuncu, 39 YAŞINDAKİ LOTHAR MATTHAUS (Almanya-Portekiz finali, 2000)

hem ev sahibi olup hem de kupayı kazananlar, İSPANYA (1964), İTALYA (1968), FRANSA (1984)

en çok gol atılan final maçı, TOPLAM 9 GOL İLE  FRANSA 4-YUGOSLAVYA 5 FİNALİ (1960)

finalde en çok gol atan oyuncu, 9 GOL ATAN MICHEL PLATINI (1984 Fransa)

başlama düdüğünden sonra en erken atılan gol, 67 SANİYE DIMITRI KIRICHENKO (2004)

toplamda en çok gol atan oyuncu, 26 GOL CRISTIANO RONALDO (Portekiz)

gol yemeden en çok dakika oynayan kaleci, 509 DAKİKA IKER CASILLAS

en farklı galibiyet, 0-13 / SAN MARINO-ALMANYA (2008)