1 Haziran 2015 Pazartesi

Öyle bir geçer zaman ki

Ne demiş şair “Yaş otuz beş yolun yarısı,” halbuki futbolcular için öyle mi? Profesyonel bir futbolcunun kariyerinin son demleri neredeyse o yaşlara denk geliyor. İnsan hayatının en verimli, en olgun ve tecrübeli olduğu yaşlarda aktif iş hayatına veda etmek zorunda kalan bu adamlar, yolun kalan yarısında hayata ne yaparak devam ediyor?


35 yaşında, cebinizde hatırı sayılır miktarda para ile işsiz kaldığınızı düşünsenize, ne yapardınız? Futbolcular için belki de en kritik sorudur bu. Bir çoğu  emekli olunca ya saha kenarında teknik adam ya da televizyon ekranlarında yorumcu olarak yola devam ediyor. Çok azı farklı meslek gruplarında ya da ticarette şansını deniyor ve yine bu azınlığın küçük bir kısmı başarılı oluyor. Çalıştığı dönemde parayı eve, arsaya yatıranlar karınca misali, emeklilikte bunları değerlendiriyor. Profesyonel Futbol Birliği’nin (PFA) yaptığı açıklamaya göre ortalama bir Premier Lig oyuncusu haftada 25 bin ile 35 bin sterlin arasında kazanıyor. Ancak üst seviyede futbol oynayarak geçen süre bir futbolcu için sekiz yıl. Yani her ne kadar kağıt üzerinde bu adamlar çok para kazanıyor gibi gözükse de hem ödedikleri vergiler, hem de çalıştıkları kısıtlı süre düşünüldüğünde durum aslında o kadar da cazip değil.

İngiltere’de her beş futbolcudan ikisi emekliliğinde iflas noktasına geliyor. Liverpool’un eski golcüsü Robbie Fowler futbolu bırakıp bugün 28 milyon sterlin değerinde bir emlak şirketi kurabiliyorken, Aston Villa orta sahasından hatırlayacağınız Lee Hendrie futbolu bırakırken sahip olduğu 10 milyon sterlinlik mal varlığına rağmen 2012 yılında iflas ettiğini açıklıyor. Bu konuda İngiltere’de profesyonel futbolculara finansal danışmanlık sağlayan bir çok şirket var. Özellikle kariyerinin zirvesindeki futbolculara emeklilik dönemleri için alternatif gelir kaynakları ve iş olanakları sağlayacak haritalar hazırlayıp çeşitli eğitim fırsatları sunuyorlar. Yaşamlarının yarısını futbolla geçiren bu adamların sadece küçük bir kısmı, futbol topu dışında da başarılı işler yapabiliyor.


Köfteci Hodziç
Ünlü futbolcuların futbolu bıraktıktan sonra işletme sektörüne girip bir yer açması aslında oldukça cazip. 80’li yıllarda Türk futbolunun en büyük ithal kapısı Yugoslavya’ydı. Galatasaray forması giymiş ve Fenerbahçe’ye attığı goller ile taraftarın sevgilisi olmuş, ligimizin ilk yabancı gol kralı Tarık Hodziç de futbolu bıraktıktan sonra Saraybosna’ya dönmüş ve şehrin meşhur çarşısı Baş Çarşı’da Galatasaray adında köfteci dükkanı açmıştı. Bildik şark usulü iskemleler, siniler, kilimlerle donatılmış, küçük ama şirin bir kebapçı burası. Bugün dükkan sadece Boşnakların değil, şehre gelen turistlerin de uğrak noktası.



92 Kuşağı
Manchester United’ın nam-ı diğer 92 kuşağının yıldızları yani Ryan Giggs, Paul Scholes, Neville kardeşler ve Nicky Butt bir araya gelip, 24 milyon sterlin harcayarak geçtiğimiz günlerde ortak bir projeye imza attılar; Hotel Football. Old Trafford Stadı’nın hemen yanında 133 odalı bu otelde, adından da anlaşılacağı gibi her şey futbol üzerine kurulu. Çatı teras futbol sahası olarak düzenlenmiş. Şimdiden futbol fanatiği 7 çift bu terasta düğün için rezervasyon yaptırmış bile. Maç günleri ise bu teras daha renkli çünkü taraftarlar 40 sterlin karşılığında burada barbekü partisine katılıp sonra maça gidebilecekler. Eğer bütçeniz daha fazlasına müsaade ediyorsa o zaman 145 sterlin vererek, ünlü şef Michael Wignall’in hazırladığı menüyü tadıp, maçı izleyip ardından, otelin meşhur sahiplerinden biriyle karşılıklı oturup maç analizini dinleyebileceksiniz. İnsan haliyle hemen böyle bir otelin oda fiyatlarını merak ediyor. Maç günleri 240 sterlin, diğer günler için ise 90 sterlin. İçinizden yok artık diye geçiriyor olabilirsiniz ama bu sezon tüm maç günleri için otel şimdiden rezervasyonları doldurmuş bile. Merak edenlerin yapacağı şey basit, yeni sezon için şimdiden para biriktirmeye başlamak.


3-2-1 Kayıt
Futbolcuyken göz önünde olup, emekliliğe ayrılınca şan şöhretten uzak kalamayan ve soluğu sinemada alan futbolcular da var. Bunların başında ise Kraliçe Elizabeth filmi ile büyük başarı gösteren Eric Cantona geliyor. Vinnie Jones, Nicolas Anelka ve Frank Leboeuf ise yine şansını beyaz perdede deneyen futbolcular. Sinemanın Ballon d’Or’u sayılan Oscar’a aday olmuş henüz hiç bir futbolcu yok. Ama ilerleyen günler ne gösterir bilinmez.


Şarap ve Futbol
Daha kramponlarını asmadan emekliliğe hazırlanan futbolcular da var. Andrés İniesta ve Andrea Pirlo yeşil sahalardan şarap mahzenlerine transfer olalı çok oluyor. İniesta doğup büyüdüğü Fuentealbilla’da şarap üretimi yapıyor. Piyasaya sürdüğü şaraplar için 9 milyon avro yatıran futbolcu, yılda 700 bin şişe şarap üretiyor. İspanya dışında Almanya, İngiltere ve Japonya’da da satılan şarapların ortalama fiyatı ise 40 avro. Şişelerde İniesta’ya ait hiç bir iz yok, sebebi ise futbolcunun ününün şarapların önüne geçmemesi. Çünkü şaraplar da en az yeşil sahaların yıldızı kadar yıldız. Öyle ki 2012 yılında Madrid ve Brüksel’de düzenlenen şarap yarışmalarında ödül bile aldılar. Pirlo ise henüz yolun başında. Kuzey İtalya’nın güzel şehri Brescia’daki bağlarından yılda 20 bin şişe şarap üretiyor. Pirlo’nun firmasının gözdesi ise kırmızı şarapları. Şarap ve futbol işbirliği sadece bu iki futbolcu ile sınırlı sanmayın. Jean Tigana Bordaeux Haut-Medoc’da bir şatoya sahip, Inter’de forma giyen Brezilya Milli Takımı’nın orta saha oyuncusu Hernanes ise kurs görmüş bir tadım ustası. Yine Miroslav Klose, Paolo Rossi, David Ginola, Nils Liedholm ise şarap işine el atmış futbolcular.


Markalaşanlar
Daha futbolcuyken geleceğe yatırım yapan futbolcular listesine hiç şüphesiz David Beckham birinci sıradan girer. Yıldız futbolcunun yaptığı evlilikle birlikte şov dünyasına girişi, kendi markasını yaratması, Amerika’da futbol kulübü satın alması ve futbol kariyeri bitmiş olmasına rağmen devam eden sponsorluk ve reklam gelirleri ile yola sağlam devam ediyor.
Rio Ferdinand da benzer bir kariyer planı oluşturmuş bile. “#5” ismindeki online spor ve yaşam temalı dergisi, yine aynı isimdeki erkek giyim koleksiyonu ve Manchester’da açtığı Rosso isimli İtalyan restorantı ile şimdiden geleceğini garanti altına almış futbolculardan.

Bugün yeşil sahalarda bu ikiliyi en yakından izleyen isim Cristiano Ronaldo. Top toplayıcı bir çocukken 5 avro kazanan Ronaldo’ya bugün kulübü Real Madrid’in biçtiği para 1 milyar avro. Forbes dergisinin 2014 raporuna göre yıldız futbolcu bir yılda kulübünden aldığı sezon başına ücret, bonuslar ve sponsor gelirleri ile 70 milyon dolar kazandı. Sponsor deyip geçmeyin, Nike, Coca Cola, Castrol, Konami, Motorola, Jacop&Co, KFC, Fly Emirates, Herbalife ve Tag Heuer gibi markalardan bahsediyoruz. Bir bu kadarı da kapıda bekliyor. O da Beckham gibi kendi markasını çoktan yarattı, CR7. Sizce emekli olmuş bir Cristiano Ronaldo teknik direktör olarak mı yola devam eder yoksa reklam, moda, sinema gibi bambaşka bir alanda mı? Cevap şu an için çok uzak. Ancak şan, şöhret ve ilgiden uzak kalamayacağı çok açık.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder