3 Haziran 2012 Pazar

Oğlum Bak Git


Ben Beşiktaşlı değilim. Babam da değil. Onun babası da değildi. Ancak bugün Türkiye’nin bu güzide takımına yapılanlara en çok üzülenlerden biri de bizleriz. Ben yaş haddinden hatırlayamıyorum, babam anlattı. 79-80 sezonunda Beşiktaş ligi 11. sırada kapamış. “Tarihin en kötü Beşiktaş’ıydı dedik hepimiz, neredeyse küme düşüyordu” dedi babam. O dönem kaptan Rasim Kara. Ligin son maçında, “Bu neticeden dolayı elbette çok üzügünüz ancak ondan daha da önemlisi, bizi bu halde bugün bile yalnız bırakmayan, destekleyen taraftara karşı çok mahcubuz” demiş. O gün, küme düşmekten son anda kurtulan Beşiktaş’ın ne itibari zedelenmiş, ne taraftarı küsmüş, ne de futbolcusu gitmek istemiş.

Şimdi o Beşiktaş’ı, Beşiktaşlıları dinledikten sonra, kimse bana 2004’den bu yıla kadar bu kulübe yöneticilik yapanların Beşiktaşlı olduğunu anlatmasın. O gün "ibra etmemek bize göre değil" deyip, şimdilerde de "100 bin üye bize uygun değil!" diyenlerin Beşiktaşlı duruşu olduğundan kimse bahsetmesin. Baba Hakkı’nın, Vedat Okyar’ın, Rıza’nın, Şifo Mehmet’in, Takoz Recep’in, kaptan olduğu takımı; son yıllarda “kaptansız” bırakanların da Beşiktaşlı olduğunu konuşmayalım sakın.

Sadece bu kadar mı? Sezon başında futbolcuya lisans alabilmek için kulüplerin “futbolcuya borcumuz yoktur” kağıdı ile UEFA’ya başvurması gerekiyor. Futbolcusundan habersiz, borcu olduğu halde yoktur diye “sahte” belge düzenleyip UEFA’ya başvuranların Beşiktaşlılığını napalım?
Ya da gelin son 8 sezonda Beşiktaş’ın kazandığı kupalar ile harcadığı paraları orantılayalım. Kupa başına tam 110 milyon TL düşüyor. Türkiye’de kupa kazanmak bu kadar pahalıymış işte. Şimdi bu paraları harcayanların da Beşiktaşlı olduğuna mı inanalım?

Bir dönem Mourinho’yu cepten aramakla övünen eski başkan, geçenlerde Mourinho Türkiye’ye geldiğinde yaptığı röportajı okudu mu acaba?

“-Beşiktaş’a gelir misin?
Mourinho “Hayır” anlamında elini salladı.

-Gelmem. Real Madrid’in üç eski teknik direktörü Toshack, Del Bosque ve Schuster Beşiktaş’a geldi, üçü de kovuldu. Dördüncü olmak istemem.”

Yüzyıllık çınar Beşiktaş, tarihinde çok defa “kötü günler” gördü, ama son 8 yıla kadar “kötü insanlar” hiç görmemişti. Kötü oynamış, transfer yapamamış, şampiyon olamamış ama ne Beşiktaşlı duruşunu, ne de itibarını kaybetmemişti.

Ben Beşiktaşlı değilim ancak çok sevdiğim Beşiktaşlılar var. Hepsi de güzel insanlar. Tüm camianın birilerini göreve çağırdığı, elini taşın altına koymaya davet ettiği şu günlerde, ben de güzel rakibim Beşiktaş için sayın Erdoğan Demirören’den şunu duymayı bekliyorum:
“Oğlum bak git”

1 yorum: