Büyükadalı Lefter futbolu bırakalı 58 yıl oldu. Bazı futbolcular vardır ölümleri sadece fizikidir. Onlar yeşil sahalarda,
taraftarın dilinde, resimlerde yaşamaya devam eder. Günümüz futbolcularını hep
o isimlerle kıyaslarız. Lefterle, Cihatla, Canla, Fikretle...
İnsan düşünmeden edemiyor. Aradan geçen
bunca yıla rağmen futbol kahramanlarımız halen 50 yıl öncesine dayanıyor.
Günümüz oyununda sivrilen, maestroluğa soyunan futbolcu ya kulüp başkanları ya
da teknik direktörler tarafından tırpanlanıyor. Tamam, kimse kulüpten büyük
değil ama biraz da bu kulüpçü zihniyet öldürmedi mi futbol kahramanlarını...
Dün Lefter’in ölüm yıldönümüydü. “Futbolda
gözyaşı dökmesini bilmeyen insan, sevinmesini asla öğrenemez” demişti.
Bugün kaç futbolcu mağlubiyet sonrası gözyaşı döküyor? Ya da kaçı kaybettiği
maç çıkışı ağzında sakızla, kulağında kulaklıkla yakalanıyor kameralara? Modern
dünyanın mecburi istikameti mi artık bu görüntü, yoksa adanmışlığımızı mı
kaybettik? Bundan 50 yıl sonrasının futbolcularını kimlerle kıyaslıyor
olacağız? Hala Lefterle mi? Bugün bir kıyaslama yapılabilecek kadar formasına
yakışan, formayı sadece saha içinde değil, hayatın her yerinde layığıyla
taşıyan kaç futbol kahramanı var?
***
Kahramanları kaybetmeye önce saha içinde
başladık, sonra tribünlere sıçradı. 1461 Trabzon maçı öncesi, “Lefter ruhuyla savaş Fenerbahçe”
sloganları ortalığı kasıp kavurdu. Şaşırdım.
Aklıma 6-7 Eylül olayları geldi. Rum azınlıklara yönelik yapılan
saldırılardan Lefter de nasibini almış, bir avuç çapulcu kapısına dayanmıştı.
Lefter’in evinin basıldığını duyan Fenerbahçeliler hemen Kartal’dan motorlara
binip adaya koşmuşlar, evinin önünde barikat kurmuşlardı. “Sana bunu kim yaptıysa söyle, haddini bildirelim” diye sormuşlar.
Hepsini isim isim tanımasına rağmen, Lefter kimseyi ihbar etmemiş, şikayetçi de
olmamıştı. Fenerbahçelilerin verdiği destekten güç bulmuş, “her toplumda olur böyle şeyler demişti”. Şaşırdım, çünkü hayatının temeline barış ve hoşgörüyü yerleştirmiş
Lefter’in adının bir slogan için bile olsa “savaş”
kelimesi ile aynı cümlede geçmesini yadırgadım. O cümlede savaş
derken, mücadeleden bahsediyorduk diyenler çıkacaktır elbet. Ancak o zaman
onlara da diyeceğim şudur ki; sanırım sizin ve Lefter’in mücadeleden anladığı
da farklı.
***
Bundan birkaç ay önce o dönemleri yakinen
yaşamış spor spikeri Necati Karakaya ile sohbet etmiştik. Lefter’i anlatmıştı: “Mahşeri bir kalabalık, caddeler
taşıyor. Yaşlı bir Karslıyla konuşuyorum. ‘Buraya İsmet Paşa geldi. Böylesine
kalabalık olmadı. Çünkü Demokrat Partililer gelmedi. Buraya Celal Bayar
geldi. Böyle bir kalabalık olmadı. Çünkü Halk Partililer katılmadı. Lefter için
tüm partililer geldi. Bütün Kars burada.”
Doğru, Rum asıllı olması sebebiyle Lefter
bu ülkede “azınlık”tı. Hala da öyle.
Farklı renkte forma giyenlere tahammülümüzün giderek azaldığı, Müslümanlığı
yaşayanların köktendinci, Musevilerin arkasında duranların din düşmanı, Türk
çocukları da Kürt çocukları da ölmesin diyenlerin potansiyel terörist, Hrant
Dink için yürüyenlerin hain etiketi taşıdığı bugünlerde, Lefter gibi 10 numara
adamlar hala azınlık.
Dün Fenerbahçe Sol Açık Taraftar Grubu
harika bir işe imza attı. Türkiye genelinde topladığı 2000’in üzerinde kitapla
Afyon Mahmut Köyü’nde bir Lefter
Kütüphanesi açtı. Bu ülkenin daha
çok kütüphaneye, daha çok okuyan insana, daha çok futbol kahramanına ihtiyaç
duyduğu apaçık.
O yüzden iyisi mi artık bırakın “Lefter için oyna” demeyi. Artık Lefter için değil, onun gibi olmak için oynayın.
Harika bir yazi. Eline saglik...
YanıtlaSil