14 Ocak 2013 Pazartesi

Futbol Kahramanları


Büyükadalı Lefter futbolu bırakalı 58 yıl oldu. Bazı futbolcular vardır ölümleri sadece fizikidir. Onlar yeşil sahalarda, taraftarın dilinde, resimlerde yaşamaya devam eder. Günümüz futbolcularını hep o isimlerle kıyaslarız. Lefterle, Cihatla, Canla, Fikretle...
İnsan düşünmeden edemiyor. Aradan geçen bunca yıla rağmen futbol kahramanlarımız halen 50 yıl öncesine dayanıyor. Günümüz oyununda sivrilen, maestroluğa soyunan futbolcu ya kulüp başkanları ya da teknik direktörler tarafından tırpanlanıyor. Tamam, kimse kulüpten büyük değil ama biraz da bu kulüpçü zihniyet öldürmedi mi futbol kahramanlarını...
Dün Lefter’in ölüm yıldönümüydü. “Futbolda gözyaşı dökmesini bilmeyen insan, sevinmesini asla öğrenemez” demişti. Bugün kaç futbolcu mağlubiyet sonrası gözyaşı döküyor? Ya da kaçı kaybettiği maç çıkışı ağzında sakızla, kulağında kulaklıkla yakalanıyor kameralara? Modern dünyanın mecburi istikameti mi artık bu görüntü, yoksa adanmışlığımızı mı kaybettik? Bundan 50 yıl sonrasının futbolcularını kimlerle kıyaslıyor olacağız? Hala Lefterle mi? Bugün bir kıyaslama yapılabilecek kadar formasına yakışan, formayı sadece saha içinde değil, hayatın her yerinde layığıyla taşıyan kaç futbol kahramanı var?

                                                            ***

Kahramanları kaybetmeye önce saha içinde başladık, sonra tribünlere sıçradı. 1461 Trabzon maçı öncesi, “Lefter ruhuyla savaş Fenerbahçe” sloganları ortalığı kasıp kavurdu. Şaşırdım.  Aklıma 6-7 Eylül olayları geldi. Rum azınlıklara yönelik yapılan saldırılardan Lefter de nasibini almış, bir avuç çapulcu kapısına dayanmıştı. Lefter’in evinin basıldığını duyan Fenerbahçeliler hemen Kartal’dan motorlara binip adaya koşmuşlar, evinin önünde barikat kurmuşlardı. “Sana bunu kim yaptıysa söyle, haddini bildirelim” diye sormuşlar. Hepsini isim isim tanımasına rağmen, Lefter kimseyi ihbar etmemiş, şikayetçi de olmamıştı. Fenerbahçelilerin verdiği destekten güç bulmuş, “her toplumda olur böyle şeyler demişti”. Şaşırdım, çünkü hayatının temeline barış ve hoşgörüyü yerleştirmiş Lefter’in adının bir slogan için bile olsa “savaş” kelimesi ile aynı cümlede geçmesini yadırgadım. O cümlede savaş derken, mücadeleden bahsediyorduk diyenler çıkacaktır elbet. Ancak o zaman onlara da diyeceğim şudur ki; sanırım sizin ve Lefter’in mücadeleden anladığı da farklı.
                                   
***
                                   
Bundan birkaç ay önce o dönemleri yakinen yaşamış spor spikeri Necati Karakaya ile sohbet etmiştik. Lefter’i anlatmıştı: “Mahşeri  bir kalabalık, caddeler taşıyor. Yaşlı bir Karslıyla konuşuyorum. ‘Buraya İsmet Paşa geldi. Böylesine kalabalık olmadı. Çünkü Demokrat Partililer gelmedi.  Buraya Celal Bayar geldi. Böyle bir kalabalık olmadı. Çünkü Halk Partililer katılmadı. Lefter için tüm partililer geldi. Bütün Kars burada.”
Doğru, Rum asıllı olması sebebiyle Lefter bu ülkede “azınlık”tı. Hala da öyle. Farklı renkte forma giyenlere tahammülümüzün giderek azaldığı, Müslümanlığı yaşayanların köktendinci, Musevilerin arkasında duranların din düşmanı, Türk çocukları da Kürt çocukları da ölmesin diyenlerin potansiyel terörist, Hrant Dink için yürüyenlerin hain etiketi taşıdığı bugünlerde, Lefter gibi 10 numara adamlar hala azınlık.

Dün Fenerbahçe Sol Açık Taraftar Grubu harika bir işe imza attı. Türkiye genelinde topladığı 2000’in üzerinde kitapla Afyon Mahmut Köyü’nde bir Lefter Kütüphanesi açtı.  Bu ülkenin daha çok kütüphaneye, daha çok okuyan insana, daha çok futbol kahramanına ihtiyaç duyduğu apaçık.
O yüzden iyisi mi artık bırakın “Lefter için oyna” demeyi. Artık Lefter için değil, onun gibi olmak için oynayın.

1 yorum: