11 Aralık 2011 Pazar

Alın "TER'İM"

Şike iddianamesinin açıklanması ile birlikte şifreler, tapeler bütün köşeleri meşgul ede dursun, ben bugün bir futbol takımından bahsetmek istiyorum.

7 aralık Çarşamba günü Galatasaray Türk Telekom Arena Stadındaydım ve uzun bir aradan sonra ilk defa “gerçekten” takım olmayı başarmış bir Galatasaray izledim. Ligde şu an, senelerdir birlikte oynamalarına rağmen halen birbirlerinin ayaklarını tanımayan futbolcular olduğunu düşünürsek; 8 yeni futbolcunun monte edildiği bir takımın, yıllar sonra ezeli rakibi karşısında oynadığı oyunun ne mesaj verdiğini daha iyi anlayabiliriz. Maç ile ilgili futbolcuların performansından, 12. adamdan ya da Aykut Kocaman’ın çıkarttığı kadrodan bahsetmek istemiyorum. Bunlar yeterince konuşuldu. Asıl konu,“Galatasaray’a ne oldu” sorusunun cevabıdır ve o cevap Fatih Terim’de gizlidir.



Nasıl takım oldular?


1. İmparator mu Baba mı: Fatih Hoca takımın başına geçtiğinden beri adeta Florya’yaya kamp kurdu. Her futbolcunun yeme-içmesinden, psikolojisine kadar herşeyiyle bizzat ilgileniyor. Düşünsenize takımın büyük çoğunluğu yeni oyunculardan oluşuyor. Zaten yeni geldiği bir takıma adapte olmaya çalışan futbolcu için bu ilgi ne kadar önemlidir. O sebeple taraftarın “İmparator” diye seslendiği Terim, futbolcu için aslında “baba”dır.

2. Herşey hayal etmekle başlar: Bugün birlikte çalıştığı arkadaşları, bir dönem çalıştırdığı futbolcuları; Taffarel, Hasan Şaş, Ümit Davala. UEFA kupasını almış kadrodaki bu futbolcuların teknik bilgilerine kimsenin sözü yok. Ancak Fatih Hoca sadece bunun için mi seçti bu isimleri dersiniz? Yoksa futbolcuların kafasında bir rüya oluşturup, ona ulaşmalarını sağlamak mıydı amacı? UEFA kupası kadrosundaki bu isimlerin, bugün o döneme ait anlatacağı her hikayeyi şüphesiz genç Emre, Semih veya hırslı Kazım ya da yeni gelen tüm yabancı oyuncular da yaşamak isteyecektir. Terim, efsaneyi yaşayanların ağzından anlattırıp, tekrar yaşanabileceğine inandırmak için de seçmiş olabilir mi bu isimleri?

3. “Bana kupa değil, futbolcu lazım”:
Fatih Terim “sağ kolum” dediği Müfit Erkasap’ı alt yapının başına getirdiğinde hepimiz yeni oyuncuların geleceğini anladık. Tesislerin ve sahaların da yenilenmesini sağladıktan sonra bir de hedef koydu: “3 sezon sonra 25 kişilik A Takım kadrosunda en az 8 alt yapı çıkışlı oyuncu olması”. Emre ve Semih ilk adımdı, belli ki devamı gelecek. Terim sürekli başarı için Galatasaray’ın kadrosunu oluşturan futbolcuların Sarı-Kırmızılılar’ın değerlerini çok iyi özümsemiş olması gerektiğine inanıyor. Bunun yolunun da Florya’dan geçtiğini belirten Hoca, Galatasaray’ın kendi evlatlarını yetiştirmesini savunuyor. Bu felsefe size bir yerden tanıdık mı geldi? İlk 11’inde oynayan oyuncuların 7 tanesi altyapıdan yetişen Barcelona desem…

4. Hamdım, piştim, yandım: Fatih Terim Galatasaray’da 3. dönemini yaşıyor. Belli ki geçen yıllar ve tecrübeler Hoca’ya yaramış. Basın karşısında bugüne kadar gördüğümüz deli fişek açıklamaları yerini; olgunluğa, özenle seçilmiş her cümlenin ağırlığına bırakmış. Camia için çok önemli olan derbideki galibiyetten sonra, kendi oyuncularını kutlamadan önce, Fenerbahçeli oyuncuları tek tek sarılıp tebrik etmesi ise, karşımızda egosundan sıyrılmış bir futbol adamı olduğunu gösteriyor.

Son sözü, bu yazıyı okuduktan sonra “sen de amma abartmışsın Fatih Hoca’yı” diyenler için söylemek istiyorum. O zaman 639 gün sonra zirveye oturabilmek için, 1319 gündür yenemediğiniz Fenerbahçe’yi siz yenseydiniz, biz de onu yazsaydık…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder