2 Mayıs 2012 Çarşamba

Lozan CAS Anlaşması



Tarihimizde Lozan Barış Antlaşması’nın önemi malum, bugünkü sınırlarımız ve dış ilişkilerimiz bu antlaşma ile sağlandı. Aradan 89 yıl geçtikten sonra yine aynı şehirde bu sefer başka bir“anlaşmaya” varıldı.
Kabul etmeli ki, Fenerbahçe’nin CAS’taki davasını geri çekeceğini kimse beklemiyordu. Önce Pierre Cornu gelip, hem savcı hem dönemin TFF ekibi ile görüştü. Ama Fenerbahçeli yöneticiler “Geri adım atmayacağız, suçsuzuz” dediler.
Sonra Bosman Davası ile ün salan Jean Luis Dupont ile anlaştılar. Hatta o dönem “Yapmayın, anlaşma yoluna gidin, davayı geri çekin” diyen eski başkanları ile ters düştüler. Daha da olmadı,“Bu dava bizim namus meselemizdir” dediler. Ve sonunda play-offların bitmesine 3 hafta kala davayı geri çektiklerini duyurdular. Bütün bu yaşananlar çok bilinen bir fıkrayı hatırlattı bana.

Bir gün ağayla marabası, ağa atın üzerinde marabası yanında yürür bir vaziyette köye doğru gidiyorlarmış. Ağanın ki muziplik ya, uzaktan gördüğü bir inek pisliğini marabasına göstermiş ve "Şu pislikten bir parmak yersen atımı sana veririm" demiş. Maraba düşünmüş; "Ulan demiş ne olacak bir parmak pislik hem ağanın atını almak da var" atmış parmağı yemiş. Ağa tabi mecbur inmiş atından maraba binmiş ata köye doğru yürümeye başlamışlar. Köye gireceklerken koskoca ağa atsız köye girecek, marabası da atın üzerinde öyle mi…Rezalet olacağını fark etmiş, dönmüş marabaya "Yahu demiş şuradaki pislikten bir parmak yersem, atımı bana geri verir misin?".
Maraba düşünmüş taşınmış "Ulan demiş bu deyyus yüzünden pislik yedim, şimdi bu da yesin, tamam" demiş"Yersen veririm". Ağa mecbur daldırmış parmağı pisliğe suratını ekşite ekşite yemiş. Binmiş köyün girişinde atının üzerine, yanında maraba yürümeye başlamışlar. Maraba biraz ilerleyince ağaya dönmüş ve;
"Ağam" demiş "Bu ata madem yine sonunda sen binecektin, biz bu b.ku niye yedik?"

Hoşgeldin İbrahim Altınsay


Beşiktaş kulübü Futbol Komitesi’ne İbrahim Altınsay’ın üyeliğini duyurdu. Sonunda kadın programı sunucularından vazgeçip, gerçekten “Futbol” seven, bilen insanlarla yola çıkmalarına çok sevindim. İbrahim Bey 3-4 sene evvel radio programımıza konuk olmuştu. O mütevazi duruşunun arkasında, insanda hayranlık uyandıran bir futbol bilgisi ve daha da önemlisi çok derin bir taraftarlık duygusu var. Yolu açık, yeni görevi hayırlı olsun. Kendisi, o dönem bana Sisifos’un hikayesini anlatmıştı:
Sisifos, Yunan mitolojisine gore, Tanrıları kızdırması sonucu bir kayayı dağın tepesine çıkarmakla cezalandırılmıştı. Tam taşı tepeye çıkardığı sırada, taş aşağı yeniden yuvarlanıyor ve Sisifos aşağı inip tekrar taşı çıkarmak zorunda kalıyordu. Hikayenin asıl trajik yanı, kahramanın her deneyişinde taşın tekrar düşeceğini bile bile taşı çıkarmaya gayret etmesidir.

Şimdi neden mi anlattım bunu. Misal, her tarafına bir çamur bulaşmış futbolumuz bu taş olsa… “Türk futbolunu kurtarmayı” kendine misyon edinmiş herkes de Sisifos olsa… Anladınız siz onu…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder