Ne demiş şair “Yaş otuz beş yolun yarısı,” halbuki futbolcular için öyle
mi? Profesyonel bir futbolcunun kariyerinin son demleri neredeyse o yaşlara
denk geliyor. İnsan hayatının en verimli, en olgun ve tecrübeli olduğu yaşlarda
aktif iş hayatına veda etmek zorunda kalan bu adamlar, yolun kalan yarısında hayata
ne yaparak devam ediyor?
35 yaşında, cebinizde hatırı sayılır
miktarda para ile işsiz kaldığınızı düşünsenize, ne yapardınız? Futbolcular
için belki de en kritik sorudur bu. Bir çoğu emekli olunca ya saha kenarında teknik adam ya
da televizyon ekranlarında yorumcu olarak yola devam ediyor. Çok azı farklı
meslek gruplarında ya da ticarette şansını deniyor ve yine bu azınlığın küçük
bir kısmı başarılı oluyor. Çalıştığı dönemde parayı eve, arsaya yatıranlar
karınca misali, emeklilikte bunları değerlendiriyor. Profesyonel Futbol
Birliği’nin (PFA) yaptığı açıklamaya göre ortalama bir Premier Lig oyuncusu
haftada 25 bin ile 35 bin sterlin arasında kazanıyor. Ancak üst seviyede futbol
oynayarak geçen süre bir futbolcu için sekiz yıl. Yani her ne kadar kağıt
üzerinde bu adamlar çok para kazanıyor gibi gözükse de hem ödedikleri vergiler,
hem de çalıştıkları kısıtlı süre düşünüldüğünde durum aslında o kadar da cazip değil.
İngiltere’de her beş futbolcudan ikisi
emekliliğinde iflas noktasına geliyor. Liverpool’un eski golcüsü Robbie Fowler
futbolu bırakıp bugün 28 milyon sterlin değerinde bir emlak şirketi
kurabiliyorken, Aston Villa orta sahasından hatırlayacağınız Lee Hendrie
futbolu bırakırken sahip olduğu 10 milyon sterlinlik mal varlığına rağmen 2012
yılında iflas ettiğini açıklıyor. Bu konuda İngiltere’de profesyonel
futbolculara finansal danışmanlık sağlayan bir çok şirket var. Özellikle
kariyerinin zirvesindeki futbolculara emeklilik dönemleri için alternatif gelir
kaynakları ve iş olanakları sağlayacak haritalar hazırlayıp çeşitli eğitim
fırsatları sunuyorlar. Yaşamlarının yarısını futbolla geçiren bu adamların
sadece küçük bir kısmı, futbol topu dışında da başarılı işler yapabiliyor.
Köfteci Hodziç
Ünlü futbolcuların futbolu bıraktıktan
sonra işletme sektörüne girip bir yer açması aslında oldukça cazip. 80’li
yıllarda Türk futbolunun en büyük ithal kapısı Yugoslavya’ydı. Galatasaray
forması giymiş ve Fenerbahçe’ye attığı goller ile taraftarın sevgilisi olmuş,
ligimizin ilk yabancı gol kralı Tarık Hodziç de futbolu bıraktıktan sonra
Saraybosna’ya dönmüş ve şehrin meşhur çarşısı Baş Çarşı’da Galatasaray adında
köfteci dükkanı açmıştı. Bildik şark usulü iskemleler, siniler, kilimlerle
donatılmış, küçük ama şirin bir kebapçı burası. Bugün dükkan sadece Boşnakların
değil, şehre gelen turistlerin de uğrak noktası.
92 Kuşağı
Manchester United’ın nam-ı diğer 92 kuşağının
yıldızları yani Ryan Giggs, Paul Scholes, Neville kardeşler ve Nicky Butt bir
araya gelip, 24 milyon sterlin harcayarak geçtiğimiz günlerde ortak bir projeye
imza attılar; Hotel Football. Old Trafford Stadı’nın hemen yanında 133 odalı bu
otelde, adından da anlaşılacağı gibi her şey futbol üzerine kurulu. Çatı teras
futbol sahası olarak düzenlenmiş. Şimdiden futbol fanatiği 7 çift bu terasta düğün
için rezervasyon yaptırmış bile. Maç günleri ise bu teras daha renkli çünkü taraftarlar
40 sterlin karşılığında burada barbekü partisine katılıp sonra maça
gidebilecekler. Eğer bütçeniz daha fazlasına müsaade ediyorsa o zaman 145 sterlin
vererek, ünlü şef Michael Wignall’in hazırladığı menüyü tadıp, maçı izleyip
ardından, otelin meşhur sahiplerinden biriyle karşılıklı oturup maç analizini
dinleyebileceksiniz. İnsan haliyle hemen böyle bir otelin oda fiyatlarını merak
ediyor. Maç günleri 240 sterlin, diğer günler için ise 90 sterlin. İçinizden
yok artık diye geçiriyor olabilirsiniz ama bu sezon tüm maç günleri için otel
şimdiden rezervasyonları doldurmuş bile. Merak edenlerin yapacağı şey basit,
yeni sezon için şimdiden para biriktirmeye başlamak.
3-2-1 Kayıt
Futbolcuyken göz önünde olup, emekliliğe
ayrılınca şan şöhretten uzak kalamayan ve soluğu sinemada alan futbolcular da
var. Bunların başında ise Kraliçe Elizabeth filmi ile büyük başarı gösteren
Eric Cantona geliyor. Vinnie Jones, Nicolas Anelka ve Frank Leboeuf ise yine
şansını beyaz perdede deneyen futbolcular. Sinemanın Ballon d’Or’u sayılan Oscar’a
aday olmuş henüz hiç bir futbolcu yok. Ama ilerleyen günler ne gösterir
bilinmez.
Şarap ve Futbol
Daha kramponlarını asmadan emekliliğe
hazırlanan futbolcular da var. Andrés İniesta ve Andrea Pirlo yeşil sahalardan
şarap mahzenlerine transfer olalı çok oluyor. İniesta doğup büyüdüğü
Fuentealbilla’da şarap üretimi yapıyor. Piyasaya sürdüğü şaraplar için 9 milyon
avro yatıran futbolcu, yılda 700 bin şişe şarap üretiyor. İspanya dışında
Almanya, İngiltere ve Japonya’da da satılan şarapların ortalama fiyatı ise 40
avro. Şişelerde İniesta’ya ait hiç bir iz yok, sebebi ise futbolcunun ününün
şarapların önüne geçmemesi. Çünkü şaraplar da en az yeşil sahaların yıldızı
kadar yıldız. Öyle ki 2012 yılında Madrid ve Brüksel’de düzenlenen şarap
yarışmalarında ödül bile aldılar. Pirlo ise henüz yolun başında. Kuzey
İtalya’nın güzel şehri Brescia’daki bağlarından yılda 20 bin şişe şarap
üretiyor. Pirlo’nun firmasının gözdesi ise kırmızı şarapları. Şarap ve futbol
işbirliği sadece bu iki futbolcu ile sınırlı sanmayın. Jean Tigana Bordaeux
Haut-Medoc’da bir şatoya sahip, Inter’de forma giyen Brezilya Milli Takımı’nın
orta saha oyuncusu Hernanes ise kurs görmüş bir tadım ustası. Yine Miroslav
Klose, Paolo Rossi, David Ginola, Nils Liedholm ise şarap işine el atmış
futbolcular.
Markalaşanlar
Daha futbolcuyken geleceğe yatırım yapan
futbolcular listesine hiç şüphesiz David Beckham birinci sıradan girer. Yıldız
futbolcunun yaptığı evlilikle birlikte şov dünyasına girişi, kendi markasını
yaratması, Amerika’da futbol kulübü satın alması ve futbol kariyeri bitmiş
olmasına rağmen devam eden sponsorluk ve reklam gelirleri ile yola sağlam devam
ediyor.
Rio Ferdinand da benzer bir kariyer planı
oluşturmuş bile. “#5” ismindeki online spor ve yaşam temalı dergisi, yine aynı
isimdeki erkek giyim koleksiyonu ve Manchester’da açtığı Rosso isimli İtalyan
restorantı ile şimdiden geleceğini garanti altına almış futbolculardan.
Bugün yeşil sahalarda bu ikiliyi en yakından
izleyen isim Cristiano Ronaldo. Top toplayıcı bir çocukken 5 avro kazanan
Ronaldo’ya bugün kulübü Real Madrid’in biçtiği para 1 milyar avro. Forbes
dergisinin 2014 raporuna göre yıldız futbolcu bir yılda kulübünden aldığı sezon
başına ücret, bonuslar ve sponsor gelirleri ile 70 milyon dolar kazandı.
Sponsor deyip geçmeyin, Nike, Coca Cola, Castrol, Konami, Motorola,
Jacop&Co, KFC, Fly Emirates, Herbalife ve Tag Heuer gibi markalardan
bahsediyoruz. Bir bu kadarı da kapıda bekliyor. O da Beckham gibi kendi
markasını çoktan yarattı, CR7. Sizce emekli olmuş bir Cristiano Ronaldo teknik
direktör olarak mı yola devam eder yoksa reklam, moda, sinema gibi bambaşka bir
alanda mı? Cevap şu an için çok uzak. Ancak şan, şöhret ve ilgiden uzak
kalamayacağı çok açık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder