30 Ekim 2011 Pazar

'Çok geç'ten daha kötü bir şey yoktur hayatta

Bu haftaya 2 olay damgasını vurdu:

Biri “nasıl futbol oynanacağına” örnek olarak, iyi oyunculardan kurulu takım Beşiktaşla, iyi takım olabilen oyunculardan kurulu Fenerbahçe;

diğeri ise “nasıl futbol oynatılmayacağına” örnek olan hakem Abdullah Yılmaz.

'ÇOK GEÇ'TEN DAHA KÖTÜ BİRŞEY YOKTUR HAYATTA
Zaten gergin başlayan sezonda en büyük umudum yeni MHK (Merkez Hakem Kurulu) Başkanı Yusuf Namoğlu’ydu. Hakem hataları ve tartışmalı pozisyonlar konu olduğunda sessizliğine alıştığımız MHK, ilk defa her maçtan sonra her kanala bağlanan samimi başkanıyla karşımızda. Ancak geçen 8 haftada şunu anladık ki; MHK Başkanının her hafta açıklama yapması MHK’nin yeni politikası değil, yeni zorunluluğuymuş.

Geçtiğimiz hafta Galatasaray-Gaziantep maçına adını kazıyan Abdullah Yılmaz, hakem hataları konusunda bardağı taşıracak son damlayı da Arena Stadına kondurmuş oldu. Hakemlerin futbol yönetimi acziyetini sadece Abdullah Yılmaz ile sınırlı tutmak istemiyorum. Zira sezon başından beri hakemler lige hazır olmadıklarını defalarca gösterdiler. Nasıl mı?

Halis Özkahya: Mersin İdman Yurdu.-Fenerbahçe maçında…Önce Mersin’in kalecisi Hakan, Fenerbahçeli Özer’i düşürdü. Sonra Fenerbahçeli Bekir topu eliyle kesti. Hakem iki pozisyonu da görmedi!

Hüseyin Göcek:
Galatasaray-Bursaspor maçında Bursalı Stepanov, Galatasaraylı Eboue’yi düşürdü. Hakem penaltıyı vermedi.

Özgür Yankaya:
Fenerbahçe-Manisaspor maçında (hani şu sadece kadınlar ve çocukların gittiği meşhur maç) Semih’in son dakikada attığı gole ofsayt kararı verdi, ancak değildi. Beşiktaş-Kayserispor maçında ise, İbrahim Toraman’ın burnunun kırıldığı pozisyonda ne kırmızı kart ne de penaltı kararı çıkmadı.

Bülent Yıldırım:
Gaziantep-Fenerbahçe maçında her iki takımın da birer penaltısı verilmedi.

Kuddusi Müftüoğlu:
Kayserispor-Fenerbahçe maçında Bilica ceza sahası içinde elle oynadı, penaltı verilmedi.



Bunlar bir çırpıda benim aklıma gelenler. Eminim iyi futbol izleyicileri örnekleri çoğaltabilir. Futbol oynamanın şartları vardır, bunun da önceliği hakemlerden geçer. Sahada doğru bir yönetim varsa, oynarsınız ve gösterdiğiniz mücadelenin hakkını alırsınız. Ama eğer “doğru yönetim” var ise…Görev tanımı içinde hakem yetiştirmek, görevlendirmek, takip etmek ve geliştirmek bulunan MHK’nin daha da geç olmadan birşeyler yapması şart.
Charles Bukowski şöyle der: “çok geç’ten daha kötü birşey yoktur hayatta…”

DERBİ DEDİĞİN BÖYLE OLUR
Uzun zamandır hasret kaldığımız güzel futbolu bize bu hafta hem Beşiktaş-Fenerbahçe oyuncuları, hem de harika saçları ile Fırat Aydınus izletti. Deplasman seyircisinin alınıp alınmayacağı tartışmalarına Fenerbahçe taraftarı, stada I. İnönü Muharebesi’ni hatırlatan bir girişle noktayı koydu.

Baskılı oynayan ve hücumda etkili olan Beşiktaş’a karşılık, Fenerbahçe’nin kontrollü ve bir o kadar organize, takım halinde futbolu vardı. Neticede top da, bu kadar keyifli futbol karşısında hangi takımın galip geleceğine karar veremedi.

Bu güzel gecede tek sırıtan Quaresma idi. Yetenekleri tartışılmaz ancak verimliliği halen bir soru işareti. Bir yandan hayal gücü sınırlarını zorlayan paslar verip, diğer yandan bencilce hareket ederek takımına zarar verebiliyor. Maalesef halen inişli çıkışlı bir performans sergiliyor. Q7 böyle olduğu için büyük takımlarda sıkıntı yaşamıştı. Carvalhal’in önceliği, Q7’nin bireysel oyununun önüne geçmesi ve Beşiktaş’ın takım olabilme özelliğini kazanması olmalı. Neden mi?

Çünkü Aykut Hoca bize bir kez daha gösterdi ki, Fenerbahçe kötü oynarken bile takım olmanın verdiği avantajla oyuna tekrar tekrar geri dönebiliyor. İleri ki maçlarda sahaya çıkarken oyun olarak ezilmeyeceğini tahmin edebiliyorsunuz. Ama Beşiktaş için aynı kural geçerli değil. O gün yıldızların sahaya koyacağı performansı tahmin edemediğiniz için “Beşiktaş bu maçı kesin kazanır” diyemiyorsunuz.

Son olarak maçta hafızalardan silinmeyecek bir hareket de, son dakikalarda Van’daki depremzedeler için sahaya atkılarını atan Beşiktaş taraftarıydı. Belki halen sahada takım olma sorunu yaşıyor Beşiktaş ama tribünde bir millet olabilmeyi nasıl güzel başardığını herkese gösterdi.

GEÇMİŞ OLSUN…
Birkaç gün once evinin merdivenlerinden düşerek kaza geçiren Beşiktaş’ın Onursal Başkanı Süleyman Seba’ya en kısa sürede sağlığa kavuşması dileğiyle, geçmiş olsun.

30.10.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder