16 Nisan 2013 Salı

Beşiktaş'ın Babalar Günü


Beşiktaş taraftarı dün yine öldü öldü dirildi. Maçın ilk yarısı sanki deplasman takımıymış gibi oynayan, ayağında top tutamayan bir Beşiktaş, buna karşın oyunda hakimiyet kuran bir Antalyaspor vardı. Sonra Oğuzhan’ın oyuna girmesi ile kalan 35 dakikada aynı Beşiktaş 5 gol pozisyonu buldu.

Oğuzhan’ın sonunda oyuna girişi, takımın dikine çıkışlarına büyük fayda sağladı. Fernandes’e bağımlı pas trafiğini zenginleştirdi. Oğuzhan hücuma çok etkili bir oyuncu. Hal böyle olunca da skora etki edecek pozisyonlar o oyundayken yaratılıyor. Yani bir teknik direktörün seveceği, ayağına güveneceği türden. Oyuna girmesi hem takımın oyununa hem pozisyon zenginliğine bu kadar coşku getiren bir oyuncuyu neden ilk 11’de sahaya sürmez Samet Hoca bilinmez.

Son haftalarda Beşiktaş’ın kadro seçimleri çok eleştiriliyordu. Bu hafta Oğuzhan’ın oyuna geç girişi ile bu eleştiriler haklılık payını korudu. Dentinho ve Toraman’ın yokluğunda Sivok’un kadroya alınmayışı da çok tepki çekti. Ancak sonradan öğrendik ki, maçtan kısa bir sure önce Sivok hocasına “sadece 15 dakika oynayabilirim” demiş. Anlayacağınız Escude ve Ersan Gülüm beraberliği tamamen zorunluluk.

Savunmanın göbeğinde Sivok yok, Toraman yok. Daha ileri çıkın Almeida yok, Niang yok. Bu önemli oyuncuların olmadan 3 puan alabiliyorsan, daha ne olsun. Bin şükür!

Oynayanlara bakınca, daha ilk 11 listesi elimize ulaştığında Veli ve Necip’i beraber görünce “eyvah” diyoruz, dün de dedik. Fernandes deseniz “o eski halinden eser yok şimdi.” Belki bir yıldız değil ama istikrarlı oyunu ile takıma fayda sağlayan Hilbert, yeni yeni toparlayan Mustafa Pektemek, oyunun gidişatını değiştiren Oğuzhan ve iştahlı oyunu ile Olcay Şahan.

Mustafa Pektemek geçen haftadan bu haftaya bile çok değişmiş. Sakatlıktan yeni çıkıyor, oynadıkça daha iyi olacak çok açık. Antalya karşısında belki son vuruşlarda çok etkili değildi ancak biraz sabır. Beşiktaş’ın tüm ataklarında Mustafa’nın emeği var. Şimdi ihtiyacı olan daha çok oynamak, takımın paslarla onu daha fazla beslemesi ve güvenildiğini hissetmek.

Ve son olarak gelelim, golden sonraki tepkisiyle çok eleştirilen Olcay Şahan’a. Neymiş, Olcay taraftara tepki göstermiş, nasıl gösterirmiş. Geçen yıl hatırlar mısınız yıldız Quaresma aynı taraftara “al formayı sen oyna” demişti de, kimse ses çıkarmamıştı. Nasıl çıkaracaksın adam yıldız. Öte yandan hırslı ve iştahlı oynayan, bir de gol atan Olcay’ı tepki gösterdi diye linç edeceksin. Kimsenin Beşiktaşlılığı sorgulanmaz, önemli olan kendine “bu renkler için ne yapıyorsun?” sorusunu sormak. Olcay, siyah-beyaz için bu sezon 10 gol atmış. Takımın en çok gol atan oyuncusu. Unutan olduysa hatırlatayım istedim.

Golden sonra “atar yapmak” nasıl Beşiktaş futbolcusuna yakışmaz ise, son yılların en yürekli takımının oyuncularını yerden yere vurmak da Beşiktaş taraftarına yakışmaz. Teknik direktöre kızıp, kızına su şişesi fırlatmak ise bırakın taraftarlığı, insanlığa yakışmaz.

Beşiktaş’ın en önemli değerlerinden biri Baba Hakkı, tribünde taraftarlar karşı takıma küfür ettiğinde, durur, tribüne döner, elini beline koyup dik dik bakarmış. Tribünler sus pus. Bir Fenerbahçe maçında taraftarlar Fenerli futbolculara küfür ediyor diye, “bu küfür eden taraftarlar dışarı çıkarılmadıkça oyuna devam etmiyorum” diyecek Beşiktaşlı duruşuna sahipti. Şüphesiz ki, onun da Beşiktaş taraftarı gibi baba yüreği vardı, döverdi de, severdi de. Ama elinizi bir vicdanınıza koyun, Baba Hakkı takımın hocasının kızına su şişesi atana ne yapardı, siz söyleyin.  

Bugün Beşiktaş’ın “Babalar Günü.” Ölümünün 24. yılında, Baba Hakkı’dan Beşiktaş’a kalan en büyük miras “duruşu”dur. Cemal Süreya’nın da dediği gibi; “Tek kişiden kalabilen en çok şey.”
Anlayana…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder