Bazı maçlar galibiyet önemlidir, bazı maçlar ise galibiyetten önemlidir. Bursa deplasmanından alınan 3 puan hiç
şüphesiz Beşiktaş için bu sezonun en kıymetli puanıydı. Buram buram teknik
direktörlerin taktik savaşı kokan maçta, Biliç’in akıllı hamleleri galibiyeti
getirdi.
Milli maçtan sakatlanıp dönen Veli
Kavlak’ın yerine defansif özellikleri baskın Necip ya da İbrahim Toraman’ı
oynatmayı düşünmeyip Fernandes, Gökhan, Olcay, Atiba “fantastik dörtlü”sünün yanına bir de Oğuzhan’ı ekledi. Bu akıl
dolu hamlenin sonucu rakibe alan bırakmayan, pozisyon üreten, hızlı ileri çıkan
bir Beşiktaş orta sahası izledik. Diğer yandan rakip Daum ise Belluschi’nin
eksikliğini yaşadı. Ne Pinto’nun gol bulma ne de Batalla’nın pozisyon üretme
çabaları fayda etmedi. Tabii bunda hem orta sahadaki yükü taşıyan hem de Batalla’yı
bitiren Atiba’nın, istikrarlı ve baskılı oyunu ile sabırlı ve isabetli paslarla
oyunu defanstan kuran Beşiktaş beklerinin de etkisi büyüktü.
Yeni transfer Ramon’un sol beke ilaç gibi
gelişi, bir sağa bir sola kateden Gökhan Töre’nin uzun paslarla arkadaşlarını
besleyişi, duran topların forveti Sivok’un varlığı ve koşu mesafeleri tablosuna
imza atan Fernandes ile, Beşiktaş izleyen herkesi kendine hayran bıraktı. Bir
futbol adamı olduğu kadar müzik adamı da sayılan Biliç, “maestro” olması için önce bir orkestra olması gerekliliğini biliyor.
İşte bu yüzden henüz geleli çok kısa bir süre olmasına rağmen, öncelikle
Beşiktaş’tan birbiri ile uyum içinde çalışan bir orkestra kurmuş. Derli toplu
oynayan, organize ve planlı ataklarla çıkıp bu pozisyonları gole çeviren siyah
beyazlılar, geçen senenin şampiyonluk mücadelesini yaşayan 2 rakibine daha şimdiden
6 puan fark attı.
Bugüne kadar Beşiktaş’a bir çok teknik
direktör geldi geçti. Kazandırdıkları maçlardan sonra gazetelere bir çok hoca
manşet attı. Kolej takımından, takım ruhuna kadar bir çoğunun siyah beyazlı
ekip ile devrim yaptığı söylendi. Doğrudur, abartıdır taraftarın takdiri. Ama şu açık ki, en çok Biliç’e “devrim”
yakıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder