Uzun bir aradan sonra yeni sezonda
liderlik koltuğuna iyice yerleşen Beşiktaş, Gaziantepspor galibiyetiyle 3 maç 9 puan
sloganını sahiplendi. Siyah beyazlı ekip, geçen senenin üzerine koyarak
oynamaya devam ediyor. Sonuca daha iyi gidebilen, defansif olarak daha kompakt
bir takım görüntüsü çiziyor. Özellikle oyunu daha dar alanda oynuyor olması,
rakibin araya kolay sızmasına imkan vermiyor.
Beşiktaş taraftarının çilesi Almeida, her
ne kadar gecenin 2 golüne imza atmış olsa da, sürpriz yumurta gibi. Geçen sezonu
hatırlayın. İlk yarı 9 gol atan futbolcu, ikinci yarıyı sıfır çekerek
bitirince, Beşiktaş’ın puan tabelasına da olumsuz etkisi olmuştu. İlk golden
bir kaç dakika önce kaçırdığı mutlak pozisyon ile saç baş yoldurup, sol
kanattan Atiba’nın getirdiği top ile nihayet golü bulabildi. Yine maç boyunca Almeida performansını
değerlendirirken yanına mutlaka Fernandes’in “al, at artık bunu” yaklaşımını da eklemek lazım. Saha içinde
oldukça olumlu ve Atiba ile de uyumlu bir tablo çizen Fernandes’in bu
performansına sözleşmesini imzalamak üzere oluşunun da etkisi büyük. Şimdiye
kadar 5 maç, 5 asist, 1 gol. İstediği şartlarda kontratı yenilenince de aynı
verimliliği göstermesi Beşiktaşlıların en büyük temennisi.
Beşiktaş’ın bu sezon adından çokça söz
ettirecek futbolcusu hiç şüphesiz Atiba. İdeal bir sol bek olmamasına rağmen
Ersan’dan daha iyi olduğunu profesyonel oyunuyla gösterdi. Geri dönüşlerde
bölgeyi aksatmadı. Yine de Beşiktaş’ın
derinlemesine hücum yapabilecek bir beke ihtiyacı olduğu, bütün sezonun
Ersanla, Atibayla, İsmaille geçmeyeceği ortada.
Veli ve Gökhan Töre için ise ayrı parantez
açmalı. Özellikle Veli, kendini geliştirmeye devam ederse bu sezon Biliç’in en
kilit silahı olur. Topa iyi basıyor, rakibini bozuyor, iki kişilik alan
kontrolü yapıyor. Hepsinden önemlisi fizik
gücü çok iyi, durmaksızın koşmasıyla adeta Beşiktaş’ın Forrest Gump’ı. Gökhan
Töre ise beni en çok şaşırtan futbolcu. Ne yalan söyleyeyim, beklentimin
oldukça üzerinde bir Töre izliyorum sahada. Yine de kesin bir şey söylemek için
üst düzey takımlarla karşılaşmasını beklemek lazım. Çünkü halen pas vermeden
önce topu ayağında uzun süre tutmak, 2-3 kişi geçmeye çalışmak gibi bir
alışkanlığı var. Bu da daha tecrübeli futbolculardan kurulu takımlar karşısında
top kaybı ile sonuçlanabilir. Bekleyip göreceğiz.
Aslına bakarsanız, Beşiktaş’ın liderliği ile de ilgili aynı şeyi söylemek
mümkün, “bekleyip görelim.” Geçen sezon da ilk yarı, iyi futbol oynayan, “kolej takımı” havasındaki menemen ile kaynaşmış takım görüntüsü,
sezonun ikinci yarısı itibariyle düşüşe geçmişti. Siyah beyazlı ekip bu sezon
iyi futbolu istikrarlı bir şekilde sürdürebilecek mi hep beraber göreceğiz.
Bir endişem de “Biliç güzel adam” diyenler için. Kazanırken herkes güzel adam. Güzel kaybedebilmek makbul olan.
Teknik adamın maç sonu demeci, futbolun çok üzerinde, bir yaşam görüşünün
aslında insanı güzel kıldığının ispatıydı:
“Takım
olarak oynuyoruz. Buradaki felsefe, güç halkındır. Oyunculara bunu anlatmaya
çalışıyorum. Takımda zenginler ve fakirler yok, sınıflar yok. Halkın desteği
var. Sınıfları ortadan kaldırarak, gücü halka vermeye çalışıyoruz. O bakımdan
sosyalist bir takım yaratıyorum diyebilirim,” dedi Biliç.
Aklımıza ise yaşasaydı bugün 100. yaşını
kutlayacak bir başka güzel insanı, "Benim
sosyalizmden anladığım, herkesin aynı hedefler için çalışması ve başarıyı
bölüşmesidir; futbola da hayata da böyle bakarım,” diyen Liverpool’un
efsanesi Bill Shankly’i getirdi.
Futbol bu tesadüfleri sever. Bugün sabah Liverpool ve Beşiktaş taraftarları 3 maç, 9 puan ile liderlik
koltuğunda uyandı. Günaydın tüm güzel insanlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder