31 Mayıs 2016 Salı

Made in China

Çin, dünyanın en eski süreklilik arz eden medeniyeti. Kağıttan pusulaya, baruttan matbaaya kadar bir çok buluşa imza atan bu koskoca nüfuslu ülkenin yakın zamana kadar buluş yapmaktan spora ayıracak vakti yoktu. Düşünsenize Çin’deki nüfusun Brezilya ya da Arjantin’de olduğunu. Kaç tane Ronaldinho, kaç tane Messi çıkardı. Lakin bu koca ülke bugüne kadar sadece bir kere, 2002 yılında Dünya Kupası’na katılabildi. Onda da çıktıkları her maçı gol dahi atamadan kaybettiler. ABD’den sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip Çin, ekonomi, sanayi ve bilimde gösterdiği ilerlemeyi şimdi de yeşil sahalara taşıyor.



1994 yılında Çin’in ilk profesyonel futbol ligi Jia-A Ligi kuruldu. Aradan on yıl geçtikten sonra bu lig yerini bugünkü hali olan Çin Süper Lig’ine bıraktı. Maalesef çok geçmeden şike soruşturmaları ile bir çok kulüp ve futbol adamı ile dönemin Futbol Federasyonu başkanı hapis cezasına çarptırıldı. Zaten yeni yeni filizlenmeye başlayan futbol dünyası bir de bu olaylarla sponsorların desteğini de kaybedip dibe vurdu. Fakat bahsettiğimiz ülke Çin. Adamların el attıkları her işte başarılı olduğunu göz önünde bulundurursak, bu koca ülke için bu düşüş aslında sıçrayış yapmak için iyi bir fırsattı.

2011 yılında şimdi ki Çin Devlet Başkanı Xi Jinping futbola dair üç hayalini açıkladı:
·       Çin Dünya Kupası’na katılsın
·       Çin Dünya Kupası’nı düzenlesin
·       Çin Dünya Kupası’nı kazansın


WANDA PROJESİ

Devlet Başkanı’nın futbola bu kadar önem vermesi bir anda federasyondan kulüplere ve hatta yatırımcılara kadar herkesi harekete geçirdi. Futbol Federasyonu önce ligdeki her takıma 17 yaş altı takım kurma zorunluluğu getirdi. Ardından da Milli Eğitim Bakanlığı’nın kapısını çalıp, ortak projeler için el sıkıştı. Hedef çok belliydi. Yetenekli gençleri okullarda tarayıp yakalamak. Son beş yılda okullarda liglere oyuncu sağlamak amacıyla 20 bin yeni saha açıldı. Ama bana en yaratıcı gelen üniversite giriş sınavında futbolun bir seçenek olarak eklenmiş olması. Düşünsenize, üniversitelerde futbol diye bir bölüm var, tercih edip kazanırsanız, bir şekilde futbolun içinde çalışacak bir profesyonel olmaya hak kazanıyorsunuz. Bu sayede çocuklarının futboldan ziyade derslerine yönelmesini isteyen ailelerin düşüncelerini yumuşatmayı hedeflediler.
Futbol ve eğitimin iş birliğini devlette politika haline getirip destekledi. Bu amaçla 2012 yılında seçilmiş çocukları Avrupa’ya yolladılar. Burada tek amaç, bu çocukların orada başarılı olması değil. Futbolun zirvesi olan ülkelerin felsefesini, kültürünü öğrenip bunu Çin’de arkadaşlarına anlatıp yayılmasını sağlamaları. Bu proje halen devam ediyor ve her sene 30 çocuk Atletico Madrid, Villareal ve Valencia’da çalışma şansı buluyor. Hatta şu an Çin 19 Yaş Altı Milli Takımı’nın %80’ini Avrupa’da oynuyor.


GUANGZHOU
Buraya kadar her şey çok güzel gözüküyor. Bizim yıllardır dilimize pelesenk olmuş alt yapı sorununu çözmüşler gibi. Ama bunlar uzun vadeli projeler. Bir yandan gençlere yatırım yaparken bir yandan da mevcut sistemi iyileştirmek için neler yaptıklarını anlamak adına en güzel örnek Guangzhou kulübü. Şike sürecinde ligden düşürülen kulüp, hazır değer kaybederken, ülkenin en büyük emlak firmalarından biri olan Evergrande “şimdi tam zamanı, kelepire alırım” diyerek kulübü satın aldı. Arkasında böyle büyük bir yatırımcı desteğini de alan takım Süper Lig’e tekrar yükseldi ve son dört sezon lig şampiyonu oldu. Bir de araya Asya Şampiyonlar Ligi kupasını da sıkıştırdı. Ki bu, bugüne kadar Çin futbolunda ulaşılmış en büyük başarı. Bu arada kulübün değeri eskisinden çok daha yüksek bir hale gelince, bu işe ciddi bir “iş yatırımı” gözüyle bakan Evergrande 2014 yılında kulüp hisselerinin yarısını elektronik ticaret devi Alibaba grubuna sattı. Bu alışveriş kulübün sermayesini daha da büyüttü.

Bütün bunlar olurken Avrupalı bu uzaklardaki kulübü 2012 yılında Marcelo Lippi’nin teknik direktör olarak imzayı atmasıyla tanıdı. Yatırımcı büyük olunca projeler de büyük oluyor. Aynı dönemde alt yapı için bir futbol akademisi inşaatı da başladı. 160 milyon avroya mal olan tesislerde, 80 futbol sahası, son teknolojiye sahip spor salonları, olimpik yüzme havuzu, kütüphane, tiyatro salonu, çocukların aileleriyle vakit geçirebileceği özel odalara kadar yok yok. Pele, Bobby Moore ve Socrates gibi dünya futboluna damgasını vurmuş isimlerin heykelleri de tesislerin içini süslüyor. Ve tesisin tam kalbinde büyük bir Dünya Kupası replikası var. her çocuğun asıl hedefin ne olduğunu her gün hatırlaması için. Korktunuz değil mi?

Böyle bir akademi inşa edince burada eğitim verecek antrenörlerin de üst düzey olması gerekiyordu. Bu noktada da Real Madrid ile bir ortaklık yaptılar. İspanyollar buraya 150’ye yakın antrenör yolladı. Tahmin edersiniz ki bunun karşılığında yarın öbür gün çıkacak yıldız gençlere forma giydirme önceliği Real Madrid’de olacak. 3000’e yakın çocuk burada her gün 90 dakikasını sahada geçirirken geri kalan sürede de sınıf eğitimleri alıyor.

Guangzhou Evergrande’yi şu an Brezilyalı hoca Scolari çalıştırıyor. Kadrosunda Paulinho, Ricardo Goulart, Alan Carvalho gibi önemli oyuncuları bulunduran takım bu yıl herkesi şaşırtıp, 45 milyon dolara Jackson Martinez’i transfer ederek, dünyada Ocak ayının en pahalı transferini gerçekleştirdi. Hala bilmeyenler için de küçük bir not, kulübün renkleri kırmızı sarı.


ÇİN SÜPER LİGİ

Bir başka dikkat çeken kulüp ise Jiangsu. O da Japonya’da 1600 mağaza ile hizmet veren dev bir perakende firması tarafından satın alınmış. Sadece bu kadar değil, Şangay’daki tüm liman işletmelerini elinde tutan bir şirket, ülkenin en büyük elektrik dağıtım firması, kamunun sahip olduğu devasa bir yatırım şirketi gibi bir çok şirket ligdeki bir takımı satın almış durumda. Anlayacağınız Çin futbolunun lokomotif kulüpleri diyebileceğimiz takımların hepsi bir şekilde devlet ile ilişkili ve neredeyse her sektör için bir kulüp belirlenip dağılım yapılmış. Tüm bu strateji Putin’in Rus futbolu için oligarkları harekete geçirmesine benzetilebilir. Farkı futbolcular sahada ortaya koyacak.

Toplam 16 takımın mücadele ettiği ÇSL’de (Çin Süper Ligi) 85 tane yabancı oyuncu var. Takımların kadrolarına beş yabancı oyuncu almasına müsaade ediliyor ve bu kontenjanın birisi mutlaka Çin dışındaki bir Asya ülkesinden olmalı. Çoğunlukla Brezilya, Kolombiya ve Arjantin gibi ekonomik kriz yaşayan ülkelerden yaratıcı orta saha veya forvet transferi yapıyorlar. Geçtiğimiz beş yıl içinde, Dario Conca, (ki o dönem maaşı ile Messi ve Cristiano Ronaldo’dan sonra dünyanın en çok kazanan futbolcusuydu) Seidou Keita, Tim Cahill, Frederic Kanoute, Nicolas Anelka, Demba Ba ve Didier Drogba gibi bir çok yıldız oyuncunun yolu Çin’e düştü. Sakın buradan emekliliği yaklaşmış yaşlı oyuncuların Çin’i tercih ettiği fikri doğmasın. Zira son iki sezon yaşları 23-30 arası olan Goulart, Elkeson gibi bir çok oyuncu transferi yapıldı. Son olarak Jackson Martinez’e ödedikleri 45 milyon doların şokunu dünya atlatamadan Şubat ayında transfer sezonu tam kapanırken altın vuruşu yapıp, Shaktar Donetsk’den Alex Teixeira’yı 53 milyon dolara Jiangsu kulübü transfer etti.
Bu transferle birlikte kış dönemini 336.55 milyon dolar harcayarak kapatan ÇSL, Avrupa’nın beş büyük futbol ülkesini geride bıraktı. (Premier Lig 271.4 milyon dolar, Seri A 96.9 milyon dolar, Çin 2.Ligi 68.9 milyon dolar, Bundesliga 53.6 milyon dolar, La Liga 40.5 milyon dolar ve Lique 1 25.1 milyon dolar)
Hatırlarsanız daha önce Tarık Daşgün, Semavi Uzun, İdris Gümüşdere ve Ahmet Dursun gibi futbolcularımız da Çin’e transferleriyle gündeme gelmişlerdi. Ancak hepsinin serüveni çok kısa sürmüştü. Hatta Ahmet Dursun “Ne yemek var, ne de sosyal aktivite. Burada kimse İngilizce de bilmiyor,” diyerek Çin’den ayrılmıştı. Şimdi Ersan Gülüm ve Burak Yılmaz da sıra. Ortalama 22 bin kişiye maçların oynandığı, değişen ve gelişen Çin’e ayak uydurmalarını ve güzel bir maceraya imza atmalarını heyecanla bekliyoruz. Biz maalesef henüz Çin Süper Ligi’ni kendi kanallarımızda izleyemeyeceğiz. Ancak Çin’de bu yayın geliri konusunun da sıçrama yaptığını söylemek lazım. Geçtiğimiz Ekim ayında China Media Capital (CMC) isimli şirket 1.3 milyar dolar ödeyerek, beş yıllığına yayın ihalesine aldı. Bu rakam Çin Devlet Televizyonunun 2015 yılı için ödediği rakamın neredeyse 25 katı. Geçtiğimiz ay ise %35 karla ilk iki yıllık yayın hakkını bir başka firmaya sattı. Aynı firma Aralık ayında Manchester City kulübünün %13 hissesini de aldı.

YABANCI YATIRIMLAR

Premier Lig Çin pazarına herkesten önce girip avantaj sağlamak içinyayın haklarını uzun süreliğine ve uygun fiyata sattı. Manchester United, Inter ve Milan kulüpleri ise kulüp kanalları olarak Çin’de yayın anlaşması imzaladı. Bayern Munih’in Şangay’da ofisi var aynı zamanda Çin’de kamp yapıyor. Brezilyalı Ronaldo, sponsor bir firma ile birlikte Pekin, Şangay ve Mianyang’da üç ayrı futbol okulu açtı. Barselona iki tane futbol okulu açtı. Okulların tamamen La Masia DNA’sına sahip olduğu düşünülürse, Messi ile aynı eğitimi alacak Çinli çocukların önümüzdeki yıllarda Avrupalı rakiplerine nasıl çalım atabileceğini düşünebiliyor musunuz?

Dünya devi bu kulüplerin Çin’e yatırım yapmasını sadece oradan yetenekli gençleri avlamak olarak düşünmeyin. Aynı zamanda 1,5 milyarlık nüfusa sahip ülkede kendi takımlarına karşı sempati oluşturmak, taraftar kazanmak da hepsinin önceliği. Bu sayede sadece Asya pazarına satacakları formalardan elde edilecek geliri bir hesaplayın isterseniz. İşte tüm bunları hesaba katınca futbol artık sadece sahada oynanan bir oyundan çok daha fazlası. Global bir ekonomi yönlendiren ciddi bir iş kolundan bahsediyoruz.

Açıkça görülüyor ki, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping futbolu ulusal bir mesele haline getirip, bu yönde çizdiği devlet politikası yatırımcıları yeşil sahaya çekiyor. Çin’de futbolun kısa sürede bir patlama yapması belki beklenmiyor ancak akademilerden yetişecek neslin bir şeyleri değiştireceği kesin. Çin, Sovyet geleneğinden gelen sporcu yetiştirme yöntemleriyle hep bireysel sporlarda başarı kazanmıştı. Ama şimdi İspanyol yöntemlerine rotayı çevirdiler ve takım oyunlarında başarıyı hedefliyorlar. Peki ya eğer bir gün Dünya Kupası’nı kazanırlar ve 1,5 milyar Çinli aynı anda “Gooolll” diye zıplarsa?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder