Koca
bir sezon geçti, bir federasyon-bir dava süreci geçti, UEFA geldi geçti, CAS
geçti, Cornu geçti, deplasman yasağı, kadın taraftar geçti, ancak bazı kafalar
halen geçip gidemedi.
Çok
değil birkaç gün sonra, Spor Toto Süper Lig son şampiyonu Galatasaray ile
Ziraat Türkiye Kupası şampiyonu Fenerbahçe arasında TFF Süper Kupa maçı oynanacak. Geçen sezon yaşanan gerginliklerden
sonra TFF yetkilileri oturup maçı nerede oynatabiliriz diye düşünmüşler.
Türkiye haritasını açmışlar önlerine, iki kulübe de en uzak mesafede nerede
stad var diye bakmışlar. Sonuç: Erzurum.
Malum onca yaşanan olaydan sonra ilk büyük derbi, risk almamak lazım. Risk
derken aslında İstanbul taraftarını mümkün olduğunca uzak tutmaktan bahsediyoruz. Futbolun bu hale
gelmesinde en büyük faktör çünkü İstanbul’daki Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarı. Bunları futboldan bir uzak tutabilsek bütün sorun
çözülecek, futbol temizlenecek.
Yine
de parasını denkleştirip uçak bileti alan, otelde yer bulabilen birkaç istisna
taraftar gelecek maça, mecbur. Onlar için de acil önlem almalı federasyon. Hemen
Erzurum belediyesi ve Valilik ile görüşülür. Gelen taraftarların Galatasaray ve
Fenerbahçe taraftarı olarak ayrı ayrı etiketlenip, ayrı araçlarla stada
taşınması organize edilir. Maç saati belirlenir, bir de bakılır iftara yakın
bir saat. Erzurum Belediyesi der ki; “Taraftarlara
iftar yemeği verelim”. Cengaver TFF atlar ve duruma el koyar: “Olmaz, taraftarlar arasında kavga çıkar”.
Ve hoşgörü ayı diye bilinen ramazanda iftar yemeği organizasyonu iptal edilir.
Ancak duruma ve “gergin” İstanbul
taraftarına uygun başka bir çözüm hemen bulunur:
Strese iyi geldiği bilinen Oltu taşından
yapılmış, sarı-kırmızı ve sarı-lacivert tesbihler hazırlanır. Taraftar çeksin,
stresini atsın diye.
Peki
yöneticiler gidecek mi maça diye soran olabilir. Hani Divan Kurulları’nda
birbirlerine saldıran, kulübün resmi sitelerinde birbirlerine en ağır cevapları
veren, daha da olmadı ekran karşısında rakip kulüp ile dalga geçen yöneticiler;
tabii ki gidecek maça. Kendisi de bir zamanlar kulüp yöneten TFF başkanı,
futbol dışında herşeyi konuşan, birbirlerine “düşmanlık” ilan eden kulüp başkanlarını gayet normal buluyor olsa
gerek. Dedim ya, futbolun bu hale gelmesinde problem yöneticilerin açıklamalarında,
yaptıklarında değil İstanbul taraftarı; problem bizzat sende!
Son tahlilde işin özeti şudur: GS
başkanı FB başkanına, FB başkanı TS başkanına, BJK başkanı GS başkanına sonra
hepsi taraftara…......düşman!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder