10 Aralık 2012 Pazartesi

Bazılarına FEDA, bazılarına SEFA


Bu sezonun en surpriz takımı hiç kuşkusuz Beşiktaş. Sezon başında kimsenin bir beklentisi olmayan, maddi sıkıntıların yanı sıra bir de Avrupa'ya gidememe sorunu ile karşılaşan Beşiktaş, tüm bunlara rağmen taraftarını en fazla mutlu eden takım.

Oğuzhan’ı neredeyse her hafta övüyoruzHakediyor daDripling yapıyorçalım atıyorÇalım atmak özgüven isteyen bir iştir. Çünkü ayağındaki topu kaybetme ihtimalinden korkar futbolcu. Bir de bunlardan daha önemlisi kaleyi görünce çekinmiyorvuruyor. Güveniyor çünkü kendineSadece Oğuzhan değil, Beşiktaş’ta her hafta bütün futbolcular neredeyse 10 km'nin üzerinde koşuyorHerkes çalışıyordidiniyor. İşte bu yüzden Fernandes’in yokluğunda korkulan olmadı. Beşiktaş önce Ordu deplasmanı, sonra evinde Eskişehir ile oynadığı oyunla gösterdi ki; tek bir oyuncuya bağlı oyun anlayışı ile sahaya çıkmıyor. Bu sezon takımın 10 farklı oyuncusu en az bir gol atmış. Bu istatistikler önemli, çünkü takım dediğimiz bütünlüğün sahada olduğunu bize gösteriyor.

Diğer yandan Beşiktaş yönetimi FEDA adı altında çok akıllıca bir halkla ilişkiler kampanyası yürütüyor. Ben buna işin kolayına kaçmak diyorum. Kulübe bırakılan borç enkazı büyük, bu bir gerçek. Ancak enkazın büyüklüğünü göz önünde bulundurunca küçük hesaplarla kapanamayacağı da bir gerçek. Nedir bu küçük hesaplar? 

Kulüp yöneticiliğinin en temel gerekliliklerinden biri de tribün yönetimidir. Beşiktaş'ın bol gollü, izlemesi keyifli maçlarına rağmen tribünler bir türlü dolmuyor. Yönetim sezon başında kombine biletleri yüksek ücretten satınca, maç başı biletleri de aynı şekilde yükseltti. Ancak haklı olarak, hem FEDA tişörtleri hem yeni sezon formalarını alan, kulüp dergisine abone olan taraftar, bir de bu artışa ayak uyduramadı. Gelin kabaca bir bakkal hesabı yapalım. 

Her maç bu artış yüzünden kapalıda sadece 2000 kişi olduğunu düşünelim. 2000*120TL, 240.000TL. (Bu arada Elazığ maçı biletleri 170 TL'ye satılmıştı, hatırlatmak bile istemiyorum) Bir de fiyatı 80TL'ye çektiğimizi ve boşlukların dolduğunu düşünelim. 5000*80TL, 400.000TL.

Şimdi, bu basit denklemi yönetim de elbette akıl ediyordur. O zaman demek ki konu FEDA değil, para değil. Yönetim ısrarla bedava bilet dağıtmadığını söylüyor, ancak daha geçen hafta bir arkadaşım "ağırlama bileti" adı altında bir bilet gösterdi. Hadi "sponsor bileti" kavramını anladık, haklı da buluyoruz. Ancak "ağırlama bileti" nedir? Kimlere verilir? 

Beşiktaş'ın bir an evvel FEDA sendromundan kurtulması gerek. Türk filmlerinin fakir oğlanı tadında bir tablo yansıtmak bugüne kadar işe yaramış olabilir. Ancak böyle devam ederse kabak tadı verecek. Çünkü ortada ciddi bir çelişki yumağı var. Kim Feda ediyor, kim etmiyor? Deplasman dönüşü tesislerde hep beraber menemen yiyoruz diyerek, "takım olduk" mesajı vermek çok yanlış değil mi? Biz zaten farkındayız Beşiktaş'ın takım ruhunu yakaladığının. "İki yumurta kırar karnımızı doyurur, aynı ekmeği bölüşürüz" resmini, Abidin Dino uğraşsa inandırıcı bulmaz, çizemezdi. Takımın "fakir oğlanları" sahada terleyip, üstüne menemene ekmek bandığı saatlerde, ailenin yurtdışında okumuş, akıllı, parlak oğlu Reina'da takılıp, kavga çıkartıyorsa; bu işte bir terslik var. 

Resmin adını doğru yazalım: bazılarına FEDA, bazılarına SEFA...


Not: Bir de aklıma geldi, İstanbul'da yaşıyorsanız ve siz de benim gibi menemen meraklısıysanız, Beyoğlu'ndaki Lades'i mutlaka deneyin. Benden de selam söyleyin.



3 yorum:

  1. güzel olduğunuz kadar çokda haklısınız burcu hanım bi beşiktaşlı olarak gerçekden menemen olayı duygu sömürüsünde son nokta oldu sevgilerle

    YanıtlaSil
  2. Sırf Oğuzhan için ayrı bir yazı yazmalısınız bence. Çok güzel bahsetmişsiniz ama uzun uzun yazılacak kadar akıllı ve yetenekli.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fenafillah isimli yazıyı da okuyabilirsiniz o zaman..

      Sil