7 Nisan 2014 Pazartesi

Can Olmak, Metin Olmak

Her yıl futbol sezonu açıldığında şampiyonun kim olacağını, kimin ligden düşüp, kimin gol kralı olacağını bilmek nasıl mümkün değilse, tahmine gerek olmayan ve sonucu her yıl belli olan tek bir şey var; o da, gergin, oynanan oyundan çok maç içi olayların konuşulacağı en az 2 derbi izleyeceğimiz. Biri Kadıköy’de, diğeri de Aslantepe’de.

Galatasaray’da işler malum pek iyi gitmiyor. Liderle arasında ki ciddi puan farkı, ikincilik yarışında yerini sağlamlaştıramamış olması ve erken indiği Avrupa treni ile taraftarın yönetime ve futbolculara tepkisi var. Ezeli rakibe karşı alınacak bir galibiyet sorunları çözmese bile kısa süreliğine de olsa rahat bir nefes aldırabilir. Bunun bilincindeki sarı kırmızılı ekip maça çok tempolu başladı. Melo-Selçuk-Yekta üçlüsünün performansı ile orta sahada üstünlüğü ele geçirip hızlı paslarla Burak ve Drogba’nın rakip ceza sahasına sarkmasına destek oldu. Nitekim çok geçmeden Melo’nun harika asisti ile Sneijder maçın da skorunu belirleyecek golü attı.

Diğer yanda ise Arena’ya 13 puan önde gelmiş bir Fenerbahçe vardı. Belki de sarı lacivertli takımın tarihinde kafaca en rahat çıkması gereken maçtı. Ancak Caner ve Gökhan’ın defansif olarak çok yalnız kalmaları, Sow’un sahada gezinmekten öteye gidemeyişi ve Topal ile Meireles’in merkezde açık bıraktığı alanlar ve yenen golün ardından sinirler iyice gerildi. Her ne kadar ikinci yarı kanatları daha etkili kullanmış da olsalar, hücumda bir türlü organize olamayınca net bir gol pozisyonu da üretemediler.

Şimdi buraya kadar yazdıklarımızı bir kenara bırakalım. Rekabet düzeyi yüksek ve her şeyden önemlisi bu iki takım gibi birbiriyle yıllara dayanan bir ezeli çekişmesi olan takımlar dünyanın neresinde olursa olsun karşı karşıya geldiğinde, daha sert geçen bir mücadele ortaya koyabilir ve bunun sonucu kart da görebilirler. Buna itirazım yok. Ama kırmızı kart görmenin de bir adabı olmalı diye düşünüyorum. Melo ve Emre’yi sadece bu maç içinde yaptıkları fair play’e aykırı hareketleri ile değil, karşı karşıya geldikleri her maçta sergiledikleri tutum ile eleştiriyorum. Artık olmuyor. Rakibin sertliğine ben de daha sert cevap vereyim, aman takımımın direnci düşmesin hatta bunun için fırsat varsa rakibi 10 kişi bıraktırayım anlayışı olan bu iki oyuncu ve bu futbolcuları birbirine koz olarak sahaya süren teknik adamların bakış açılarının artık yeşil sahalarda yerinin olmaması lazım. Artık taraftar da, izleyici de daha kadrolar açıklanırken biliyor, Melo ve Emre’nin kart göreceğini. Herkes önce kendi kapısının önünü futbola yakışmayan hareketlerden temizlemeli, sonra çıkıp birbirini eleştirmeli. Türkiye’nin bu iki büyük kulübü için bu temizlik vakti ne zaman gelecek?

Her fırsatta Can Bartu ve Metin Oktay nezaketini hatırlıyorsak eğer, bu bugünün profesyonellerine de bir ipucu olmalı. Fenerbahçe kaptanı da Galatasaray kaptanı da olmak büyüklük ister. Formayı sırtında değil başında taşımak gerekir. O sebeple dün Emre yaptıklarıyla nasıl kaptanlık bandının hakkını veremediyse, oyundan çıkarken yaptıklarıyla Selçuk da sarı kırmızılıların kaptanlığına yakışmayan bir hareket yapmıştır. Teknik direktörüyle sorunu olabilir, taraftar ıslıklayabilir ama futbolcunun sorumluluğu önce kendine sonra renkleredir. İşte bu yüzden biz hala Canlarla Metinlerle teselli buluyoruz. Ve maalesef siz de hala sizi sevenleri üzmeye devam ediyorsunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder