Fenerbahçe
camiası günlerdir kuyuya atılan taşı çıkarmaya çalışıyor. Filmin adı, “Nasıl efsane olunur ve halka açık alanlara
kimlerin heykeli dikilmeli”.
Önce
“heykel” konusuyla başlayalım. Benim
bu konudaki düşüncem çok kısa ve net. Spocular, yazarlar, şairler, oyuncular;
bunların hepsi halkla yaşayan, varolan kişilerdir. Halka açık alanlarda böyle “seçilmiş” kişilerin heykellerinin olması
gelişmiş toplumlarda bir tartışma konusu değil, tam tersine bir gurur
kaynağıdır. Keşke bu konuda daha büyük, daha ciddi çalışmalar olsa da; daha
fazla bu “özel” insanlara ait heykel, büst yapılsa. Böylelikle gelecek kuşaklar
keşke bu önemli kişileri daha iyi tanısa, anlasa.
Çünkü
Lefter’i anlamak, Metin Oktay’ı, Baba Hakkı’yı anlamak sadece bu futbolcuların
sahada kaç gol attığını bilmek değildir. Neden her kulüp taraftarının bu
isimleri sevdiğini, rakibe saygıyı, futbola aşkı, adamlığı anlamaktır belki de.
Tıpkı Alex’in bir maçtan sonra dediği sözleri anlamak gibi; “ne
zaman kaybetsem kazananı tebrik ederim. Çünkü kazandıysa bizden iyi birşeyler
yapmıştır”. Bir takımın ilk 11’indeki bu farklı adamları anlamak,
aslında o kulübün renklerini, değerlerini anlamak biraz da. Ya da neden her taraftarın evinde onların forması olduğunu anlamaya çalışmak. Bu yüzden “efsane” onlar.
Alex’in
efsane olup olmadığını tartışan bir grup “fenerli”ye,
genç bir fenerbahçeli arkadaşım en güzel cevabı verdi haftasonu:
“Dedem babama Lefter”i anlatmış, babam bana
Rıdvan’ı anlattı, ben de çocuklarıma Alex’i anlatacağım.”
Işte
tam da bu yüzden yöneticiler, teknik direktörler tartışa dursun, asıl taraftar
karar verir kimin efsane olup olmadığına.
Efsane
olmayı kulübün önüne geçmek sanıyor sanırım başkan. O yüzden bu tepkisi, “iyi oyuncu ama efsane değil” yakıştırması.
Lefter efsaneydi değil mi? O konuda bir problem yok, herkes aynı fikirde.
Vefatıyla birlikte Şükrü Saraçoğlu stadında yapılan töreni hatırlayın hepiniz.
Tabutuna sarılı Türk bayrağı ve Fenerbahçe bayrağını hatırlayın. İşte o’dur
asıl gerçek. Bir kulübe ait efsane
olmak, o kulüp olmaktır, o renkler olmaktır. Hem de toprağa girene kadar.
Başkanı bilmem ama ben haftasonu heykel açılışında Alex’in gözyaşlarında gördüm
o aidiyeti. Tıpkı attığı her golden sonra tribune koşmasında gördüğüm gibi. Ya
da bundan 3 yıl once Lefter’i ziyaret etmesinde ve Lefter’in cenaze töreninde
söylediği; “Söz verdim bu formaya değer
verenlerin yapması gerekenleri yapmak ilk önceliğimdir” sözlerinde de
gördüğüm gibi.
Bundan
sonra bu filmin başrol oyuncusuna tek bir söz söylemek düşer bize:
Enseyi karartma Comandante Alex de Souza!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder