Galatasaray’da bir şeyler ters gidiyor.
Hem de öyle son bir kaç haftadır değil, daha uzun bir süredir ters gidiyor. Takım şampiyonluk yarışında belki lideri
kovalıyor ancak ne ortaya koyduğu oyun, ne takım konsantrasyonu ne de
futbolcuların motivasyonu tatmin etmiyor.
Mutlak 3 puan ile bitirmesi gereken Rize
deplasmanında yine sonuç değişmedi ve deplasman sendromu devam etti. Özellikle
maçın ilk yarısı ileri çıkamayan ve forvetleri besleyemeyen bir Selçuk ve
Sneijder izledik. Gerçi bu iki futbolcunun etkisiz görüntüsünün altında
Rizespor’un Kağan, Kıvanç, Aykut üçlüsünün orta sahayı adeta kilitlemesinin de
etkisi vardı. Yine de orta sahada tek çabalayan Melo’ydu diyebiliriz. Hani Galatasaray’da bir anket yapılsa hangi
futbolcu şampiyonluğu daha çok istiyor diye en çok isteyen Melo çıkar.
Nereden çıktı şimdi bu demeyin. Bir
takımın en büyük motivasyon kaynağı futbolcuların bireysel olarak kazanma,
şampiyonluk yaşama isteğidir. Maç sonu Mancini, Drogba’yı kadroya almayışı
sebebiyle eleştirilince, Drogba’nın kendisinin dinlenmek istediğini ve bu
sebeple Rize’ye gelmeyip ailesinin yanına gittiğini söyledi. Mancini Drogba’ya “Hayır oynayacaksın,”
dese bile futbolcudan verim almayacak. Kariyerinde bir çok yıldız oyuncu
ile çalışmış, bu tip işleri çok iyi bilen bir teknik adam. Burada problem
Mancini’de değil, haftalardır performansı düşen Drogba’da. O profesyonellikte
bir yıldız oyuncunun eleştirilere tahammülünün olmayıp saha içinde her şeyini
verip takımı şampiyonluk yolunda yüreklendirmesi gerekir. “Bu sene Galatasaray’ı şampiyon yapacağım,” motivasyonunda olan bir
Drogba, Belçika’yla hazırlık maçını mı yoksa şampiyonluk için her puanın kritik
olduğu bu haftaları mı düşünür? Tabii ki Galatasaray takımı Drogba’dan
ibaret değil. Ancak yedek kulübesinde “bile” oturan, son 5 dakika “bile” olsun
oyuna giren bir “iştahlı” Drogba her zaman rakibe korku salar.
Drogba’nın yokluğunda forma şansı bulan
Umut da Rize’nin hızlı çıkmasına sebep olan top kayıpları yaparak maalesef bu
fırsatı değerlendiremedi. Gayretli bir oyuncu ancak yedek kulübe golcüsü
olmaktan öteye hala geçemiyor. İnsan
ister istemez bu şekilde giderse Fenerbahçe’de yıllarca “Genç Semih” diye kalan
Semih Şentürk’e benzer bir hikaye de Umut Bulut mu diye düşünmeden edemiyor.
Dedim ya Galatasaray’da bir şeyler ters
gidiyor. Deplasmanda bir takım üst üste 20 puan kaybediyorsa, tüm teknik ekip
ve futbolcular oturup bunun sebebini net bir şekilde ortaya koymalı. Bireysel
performansı yüksek olması beklenen futbolcular var. Ancak bir sebeple bunlar da
motive olamıyor. Futbolda önce oyunu
zihinde kazanmak gerekiyor. Sonra sahaya çıkınca top kazanma yüzdesi,
paslaşma, saha parselizasyonu ve gol vuruşu geliyor. Galatasaray’da tüm bunları
yapabilecek potansiyelde futbolcular var. Yani un, yağ, şeker hepsi var.
Mancini’nin de artık bu malzemeler ile neden helva yapamadığını bulması
gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder