25 Şubat 2013 Pazartesi

Fenerbahçe Taraftarının Nefesi


Bu sezon Fenerbahçe’nin galibiyet parolası sanki “oyunu çevirmek” üzerine kurulmuş. Ceza sahasına gelen ilk toptan gol yemek ve sonra kapanan bir rakibi açmak için canhıraş mücadele etmek... 90 dakika sonunda kazanan taraf olduğu sürece bu modelde pek bir sorun yok. Ancak ligin sonlarına yaklaşırken, Fenerbahçe bu riskli oyun anlayışla her an derede boğulabilir.

Aykut Hoca’nın başlangıç kadrosu yine eleştirilmeye müsaitti. Geçen haftanın en etkili adamlarından biri olan Cristian ve oynadığı her maça hareket kazandıran Sow rotasyona uğramıştı. Yerine ise haftalardır oynamayan Stoch sahadaydı. Bu kadronun beklenen bir neticesi olarak, pozisyon üretmekte zorlanan bir Fenerbahçe, etkisiz bir orta saha... Bu maç futbola yeni başlayanlara çift santrforun oyunu nasıl değiştirdiğini anlatmak için ders niteliğinde.

Sow’un Fenerbahçe’nin santrforu olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz değil mi? O halde Fenerbahçe her maça onunla başlamak zorundadır. Zira biz, şu "sıkışık maç trafiği" sitemlerini yıllardır duymaktan bıktık. Bundan 15 sene evvel, İngiltere ya da İspanya ligini sadece gazetelerden sonuçlarını öğrenerek takip ederken, bu “yoğun” maç trafiği bahanesine aldanıyorduk. Ancak herkesin artık dünyanın her ligini düzenli izleyebildiği bir futbol dünyasında, bu bahane buram buram naftalin kokuyor.

Sow ve Cristian sonrası Fenerbahçe’nin oyun sistemi birden, “kaybettiği topa bile basan” bir takıma dönüştü. Aralarındaki mesafeyi kısa tutarak, sık sık yer değiştiren Webo ve Sow, o güzel filmin güzel adı gibi bir oyun izletti bize: Dar alanda kısa paslaşmalar. Bu ikili birlikte oynadığında rakip defansları çözebilecek, hareketli bir takım haline geliyor Fenerbahçe. Yanında Sow olan bir Webo da, daha çabuk rakip stoperlerin önüne geçip tamamlayıcı vuruşlar yapıyor. Hele bir de bu ikili Cristian ve Emre gibi oyunu dikine taşıyan orta saha oyuncuları tarafından beslenirse, kaymaklı ekmek kadayıfı. Fenerbahçe’de o bölgede tek bir eksiklik kaldı, o da, çok koşan ama bir türlü bu koşuları pas üretkenliğine çeviremeyen Kuyt. Bakalım o ne zaman verimli bir oyun ortaya koymaya başlayacak?

Bu, oyunu çevirmek üzerine kurulu yeni modelin işe yaraması için çift santrfor, yerinde değişiklikler ya da iyi bir orta saha ne yazık ki tek başına yeterli değil. Bu tip modellerin en kilit noktası seyirci desteği. Taraftar 60 dakika etkisiz oynayan takımı desteklemeyi bırakıp, dönebilirdi. O zaman Fenerbahçe son 30 dakika istediği kadar pres yapsın yine de çeviremeyebilirdi maçı. Müthiş bir destek vardı dün taraftardan. Top belki onların ayağına değmedi, ancak sarı lacivertlilerin en az 2 golünü onlar attı. Topu rakip kaleye gönderen ateşli rüzgar, aslında Fenerbahçe seyircisinin nefesiydi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder