6 Mayıs 2013 Pazartesi

Galatasaray Nasıl Şampiyon Oldu?


1. Fatih Terim: Hoca’yı listenin başına yazmak herkesin borcu. Özel bir insan. İmrendirici bir başarısı var. Galatasaray’da toplam 8 sezon geçirip, bunun 6’sında şampiyonluk görmek, buraya yazmak kadar kolay bir iş değil. Sadece bu kadar da değil. Galatasaray, Fatih Hoca ile birlikte toplam 15 kupa müzesine götürdü. (6 Lig Kupası, 2 Türkiye Kupası, 2 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 3 TSYD Kupası, 1 UEFA Kupası, 1 Türkiye Süper Kupası) Fatih Hoca yeşil sahalar için bir başarı hikayesidir. Galatasaray ve Milli Takım’da öğrencisi olmuş herkesin Hoca ile ilgili görüşü aynıdır: “Hepsinin babasıdır.” Hataları da vardır. Duyguları ile yaşar, bu yüzden bazen ani tepkiler verir. Futbolun ruhunu da bilir, kazanmak için savaşmak gerektiğini de. İşte bu yüzden şampiyonluğun ana mimarı Fatih Hoca’dır, onun yarattığı takım ve uyumudur.

2. Futbolcular: Önce isim isim ayırarak yazmaya niyetlendim her bir futbolcuyu. Baktım Muslera’dan başlayıp herkesi sıralıyorum, zor olacak. Takımı ayırmayalım dedim. Türkiye STSL’nin en iyi kalecisi Muslera, en iyi orta saha oyuncusu ve frikikçisi Selçuk İnan ve en iyi forveti Burak Yılmaz’a sahip bir takımsanız eğer, yola 1-0 önde başlıyorsunuz.
Sezon başında düşmeleri ile eleştirilen Burak, Fatih Hoca ile müthiş bir gelişim ve değişim yaşadı. Hocasının kendisini oynatmayıp, kameralar önünde mesaj vermesine küsmektense profesyonelce davranıp, yola devam etti. Sonuç? Ligin gol kralı, Şampiyonlar Ligi’nin ise 8 gol ile en golcü oyuncularından biri.
Selçuk’un ise istikrarlı futbolu zaten ortada. Bir de kaptanlığına yakışan beyefendiliği, düzgün karakteri, hep pozitif sakinliği de eklenince, rakip takım teknik direktörlerinin bile hiç gocunmadan alkışladığı bir oyuncu.
Drogba’nın futbol kariyeri büyük bir saygıyı zaten hak ediyor. Ancak daha da önemlisi vizyonu, duruşu. Yıllardır burada yaşıyor, oynuyormuş gibi. Taraftara yakın, uyumlu. Hırslı ama centilmen. Çok eleştirilen yaşına rağmen, fiziki gücü ligin çok üstünde. Her gol pozisyonunu, Gol Krallığı’na oynayan arkadaşına hediye edecek kadar takım oyunu oynuyor.
Avrupa devlerinin peşinde olduğu Muslera, ligin ikinci yarısı daha iyi bir performans yakalayan Melo, çoğu maçın gizli kahramanı Hamit, genç yaşına rağmen büyük bir olgunlukla oynayan Semih, sol-“Ak” Riera ve takımın geri kalan hepsi...

3. Yönetim: Her ne kadar takımın Hocası ve yönetimi arasında gerginlik olduğu yazılıp çizildiyse de; lider vasıfları olan bir başkan ve bir teknik direktör arasında olması beklenen olaylar bunlar. Ünal Aysal söz verdiği gibi, Galatasaray’ı kurumsallaştırıp, dünya markası yapma yolunda doğru adımlar attı. Avrupa’da da mücadele etmek için kadro derinliğinin önemine inanan, vizyonel bir başkan. Eğer ilk yılında lig şampiyonluğu, ikinci yılında lig şampiyonluğu ve Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final ise, üçüncü yılında lig şampiyonluğu ve Şampiyonlar Ligi Finali neden olmasın?

4. Taraftarlar: 12. adamı sona sakladım. TT Arena’nın neredeyse tamamı kombineli taraftara ait. GS Store son iki yıldır planlananın üzerinde ciro yapıyor. Taraftar kulübü ceza almasın, sahası kapanmasın diye özen gösteriyor, içlerindeki çürük elmaları temizliyor. Avrupa’ya konu olacak muhteşem üç boyutlu koreografiler hazırlıyor. 90 dakika boyunca susmuyor. En büyük alkış da şampiyona yakışan bir şampiyonluk gösterip, Sivas maçı sonrası coşkuya kapılıp, sahaya girmiyor. Takımını, kulübünü “gerçekten” desteklediğini bir kez daha gösteriyor. Dün onlar da birer şampiyondu. Ben de staddaydım. Kapalı tribünde, parçalı formaların üzerine güneşin sarısı vurduğunda, bu sene şampiyonluğun Galatasaray taraftarına ne kadar yakıştığına şahitlik ettim.

19. şampiyonlukta emeği geçen herkesin yüreğine, bileğine sağlık...

2 yorum:

  1. Galatasaray'ın kazandığı şampiyonluk sadece üst üste kazanılan 2.şampiyonluk olarak değerlendirilmemeli. Ortada her yönüyle çok büyük ve gıpta edilecek bir başarı var. Fatih Terim, Ünal Aysal'ın başkanlığında teknik direktörlük görevine geldiğinde kelimenin tam anlamıyla bir enkaz devraldı. Büyük puan farkıyla liderin gerisinde kalmış, derbilerdeki psikoljik üstünlüğü rakibine kaptırmış ve Avrupa'da olmayan bir takım. Başka bir teknik direktör olsa bu görevi elinin tersiyle iterdi. Ama Fatih Terim sistemli bir şekilde çalışmaya başladı. Öncelikle çok güvendiği ve başarılar kazandığı isimlerden (Ümit Davala, Hasan Şaş, Cláudio Taffarel) teknik ekibini oluşturdu. Daha sonra takımın yerlerde olan fizik kondisyonunu artırmak için A Milli takımda da birlikte çalıştığı Scott Piri'yi ekibine kattı. En önemlisi de yavaş yavaş çok iyi bir kadro kurulması için adımlar atılmaya başladı. Türkiye'nin en iyi yerli orta saha oyuncusu sayılan Selçuk İnan takıma geldi. Daha sonra Elmander ve Felipe Melo gibi yabancı oyuncular ile takıma hem orta sahada hem de hücumda maksimum katkı yapacak iki oyuncuya kavuşulmuş oldu. Sağ bek mevkiine alınan Eboue ise hem hücum hem de savunmada fark yaratarak ilk 11'in değişmez isimlerinden biri oldu. Kale de Muslera'ya teslim edilince çok sağlam bir takımın temelleri atılmaya başladı. Ujfalusi'yi de unutmak olmaz tabi. Savunmada lider yönü fazlasıyla ön plana çıktı. O sezon tüm rakiplerini sürklase ederek normal sezonu lider bitiren takım, Süper Final'de hakettiği şampiyonluğu kazandı.

    Yeni sezona gelindiğinde ise zaten iyi olan kadroya Hamit Altıntop, Dany, Umut Bulut ve Burak Yılmaz; devre arasında da Didier Drogba ve Wesley Sneijder dahil edildi. Sadece bu isimleri kadroya katmakla iş bitmiyordu elbette. Egoları en az Fatih Terim kadar yüksek olan bu oyuncuları kendi egosunu bir kenara koyarak çok iyi bir şekilde idare edebildi Fatih Terim. Şampiyonluklar için sadece kağıt üstünde kadronuzda yıldız ve kariyerli oyuncuların olması yetmiyor. Önemli olan bu oyunculardan bir takım oluşturabilmek. Galatasaray kadrosunda bu kadar yıldız isim olmasına rağmen öyle bir uyum ve ahenk yakaladı ki ligi domine etti. Avrupa'da ise Real Madrid karşısında başı dik bir duruş sergiledi ilk maç farklı kaybedilmiş olmasına rağmen.

    Sonuç olarak bu şampiyonluk sadece oyuncuların bireysel çabaları sonucunda değil; bir takımın maksimum performansı sonucunda geldi ve analarının ak sütü gibi helaldir bu şampiyonluk. Kutlu olsun Galatasaraylılara.

    YanıtlaSil
  2. "Bir de kaptanlığına yakışan beyefendiliği, düzgün karakteri, hep pozitif sakinliği" Siz Metin Oktay'ı tarif etmişsiniz, ya da Selçuk'un içine biraz Metin ruhu girmiş :)

    YanıtlaSil