Yeni
yılın ilk derbisi, pırıl pırıl çimler ve yeni transferler eşliğinde dün
oynandı. Maçtan önce herkesin ortak fikri Galatasaray’ın favori olduğu ama
Beşiktaş’ın da takım oyunu ve inanmışlıkla bu maça ortak olma ihtimalinin
sürpriz olmayacağı yönündeydi. Her derbi
biraz da teknik direktörler mücadelesidir. Ancak bu sefer her iki hoca da,
takımın performansının önüne geçen kritik hamleler ile maçın kaderini
belirledi.
Samet
hoca ne yazık ki, Fenerbahçe maçında düştüğü hatayı tekrar edip ideal 11’ini
yine bozdu. Gerçi bu sefer Almeida’nın yokluğu gibi bir bahanesi vardı. Ancak
yine de bu Mehmet Akgün macerasına girmek için yeterli bir sebep değildi. Tamam
dün bir kez daha anladık ki, Almeida Beşiktaşın oyun sisteminde çok önemli.
Ancak sen o oyuncu yok diye, hem sağ bek, hem sağ açık hem de santraforunu
değiştirirsen, o eksik bir oyuncu
olur sana eksik üç oyuncu. Sonuç, hem Beşiktaş’a zarar, hem Mehmet’e zarar
hem de uzun zamandır sağ bekte iyi bir tablo çizen, ama dün Mehmet’in oyunda
oluşu sebebiyle sağ açığa çekilen Hilbert’e zarar. Zaten bütün bu açıkların
sonucu Emre Çolak’ın erken golü de geldi.
Bu maçın kırılma anı kesinlikle ilk goldü.
Diyeceksiniz ki , “ee maç o zaman daha
oyunun başında kırılmış”, aynen doğrudur. Kalesinde erken golü gören
Beşiktaş, bütün sakinliğini kaybetti, panik içinde bir oyun sergiledi.
Kazandığı her topu Galatasaray’a kaptırıp, orta sahada top tutamadı. Buna bir
de henüz eski formunu yakalayaman Fernandes eklenince, herkesin “Beşiktaş üst üste 3 top yapamadı”
yorumlarına kurban giden bir Beşiktaş oldu. Ancak Fernandes maça yanında
Oğuzhan ile başlasaydı, belki bu kadar dribbling yapmak zorunda kalmaz ve daha
az yorulup, daha çok katkı sağlar mıydı? Belki… Ancak şurası bir kesin, Fernandes-Ozzie ikilisi aynı lisanı
konuşmasalar da, aynı ayak lisanına sahip iki futbolcu, ve skor ne olursa
olsun, futbolseverler bu ikiliyi birlikte sahada görmekten keyif alıyor. Bu da
Samet Hoca’nın aklının bir köşesine olmalı.
Fatih
Hoca’nın 11’i ise, elindeki en uygun 11 idi. Burak’ın oyuna hiç girmemiş olması
kafa karıştırdı, ancak o kararın nedeni de belki bir kaç gün sonra belli olur.
Emre Çolak kendi taraftarları tarafından bile giyotine gönderilmişken, Fatih
Hoca yine farkını ortaya koydu ve oyuncusunu kazanmaya yönelik hamlelerinin
meyvesini aldı. Stadda yedek kulübesine çok yakın bir yerde oturuyordum. Maç
boyunca Hoca’nın, Muslera dahil tüm
oyuncularına “Emre’ye oynayın” diye
defalarca bağırdığını duyduk. Derbide gol atmış olmak Emre’nin özgüvenini
yeniden kazanması için çok önemli bir adım kuşkusuz. Fatih Hoca hem maçı, hem
Emre’yi kazandı. Yine de golden bahsetmişken, golün kendisinden bile daha güzel
bir orta yapan Umut Bulut’u da alkışlamak lazım.
Hiç
hesapta yokken 10 kişi kalan Galatasaray’da Fatih Hoca yine taktisyenliğini
ortaya koyup, Hakan Balta’yı oyuna soktu. Hakan ise bir ara neredeyse santrfor
gibi oynadı. Galatasaray da atak bindirmeye devam etti. Zira rakibi de (Fernandes’i yok
sayarsak) zaten maçın başından beri 10 kişi oynuyordu. Sneijder
hakkında yorum yapmak için henüz çok erken. Tek söyleyebileceğim önünde pas
atacak bir adama ihtiyaç duyduğu. O yüzden ben Burakla ikisini birlikte
izlemeyi merakla bekliyorum.
Vee gelelim, memleketin en önemli futbol
sorunu tükürük olayına. Bir derbi oynanmış, ülkenin iki büyük teknik
direktörü istifa etmiş ancak gelin görün ki, herkes “tükürdü mü tükürmedi mi”yi konuşuyor. Sonra ülkede futbol neden bu
halde? Kimse gerçekten futbolu konuşmadığı için olabilir mi mesela? Melo
hakkında konuşmanın çok anlamsız olduğunu düşünüyorum. Maç boyunca yaptıkları,
oyundan çıkarken Fatih Hocaya saygısızlığı; Melo kredisini çoktan tüketti.
Bunlar işin ekranlara yansıyan boyutu. Bir de “yen içinde kalan” tutumları var ki; tüm ekibi uzun zamandır çok
yordu. Galatasaray kulübüne yarardan çok zararı dokunduğu doğrudur. Kulüp de bu
konuda “artık” gerekeni yapacaktır
diye düşünüyorum.
Şenol hocanın bu şekilde ayrılması çok kötü. Mantığımın almadığı konu ise hoca gitmek istediğini söylediğinde hemen gidebilirsin diyerek Tolunay Kafkas ile anlaşılıyor? Acaba Şenol hocanın veremediği neyi Tolunay hoca verecek ???
YanıtlaSil