“Futbol neden bu kadar seviliyor”
sorusunun bir değil, bir kaç cevabı olmalı. Mesela tribünde geçirdiği uzun bir
aradan sonra sahaya muhteşem bir geri dönüş yapan futbolcular yüzünden, ya da
takım içi rekabetin doğurduğu yapıcı hırs, yeni gelen arkadaşını kucaklayarak
bir gol sevinci, teknik direktör için “acaba
şimdi ne yapacak” sorusunun cevabını heyecanlı bekleyişimiz, dünyaca ünlü
bir yıldız transferin takıma gelişi ve daha nicesi. Kabul edelim bu oyun gol atınca güzel, ama bu saydıklarım olunca çok
daha güzel. Işte bu yüzden Galatasaray taraftarı çok şanslı.
Antalyaspor
karşısındaki Galatasaray’ı konuşmaya kaptan Sabri ile başlamalı. Galatasaray taraftarı için kimi zaman çile, kimi zaman çilek tadında olan bir oyuncu Sabri. Bir süre tribünde izledi
maçları, ancak bu arada belli ki kendini hazır tutmuş. Oldukça güçlü ve
hırslıydı kaptan. Çok açık kapadı, kendi görevi olmayan bölgelerde bile bastı.
Uzun zaman oynamamış, çok eleştirilmiş bir oyuncu olmasına rağmen, örnek bir
kaptan gibiydi. Bu arada Sabri’nin performansına Hamit’in ileride top
tutmasının da büyük katkısı olduğunu belirtmek lazım. Yekta ve Hamit için de
oyunu iyi açıyorlar demek doğru olacaktır. Hamit’i olumsuz anlamda eleştirmek
için gerçekten bu oyunu bilmiyor olmak lazım.
Yekta
ise Selçuk ile beraber Antalyaspor maçının en çok koşan oyuncusuydu. Bu belli
ki, maçtan önce Fatih Hoca tarafından kulaklarına üflenmişti. Sneijder’e yer
açmak için, Selçuk defansif anlamda takıma katkı sağladı. Sneijder ise takıma
ısınıyor. Bazı paslarda eksikliği olduğu doğru, ancak takıma uyumu ve
koordinasyonu için ilk 11’de başlamış ve 80 dakika oynamış olması doğru bir
karardı. Galatasaray Sneijder’in gelişiyle tek forvetli yapıya dönüp 4-2-3-1
oynadı diyenlere katılmıyorum. Çünkü
aslında Sneijder’e yer açmak için net bir şekilde 4-4-1-1 dizilişli bir oyun
sergiledi takım. Herkes takım içi sorun olacağını, oyuncuların istemediğini
ve Sneijder’e kasıtlı pas atmayacaklarını konuşa dursun, golden sonra Burak’la
birlikte sevinçleri Fatih Hoca’nın takımı olduklarının göstergesidir. Hoca’yı tanıyan herkes bilir, takım denilen
yapı aslında 11 kişi değil, 1 kişidir. Herkes her mevkide oynayabilir.
Diğer bir deyişle, hani şu meşhur kitapta da dediği gibi “hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” felsefesi.
Galatasaray
çift forvetli ve Sneijder’li bir oyun oynayabilir mi? Bunu Drogba’nın Burak
kadar defansif katkı sağlayıp sağlayamayacağı gösterecek. Maç esnasında Burak Yılmaz’a “Drogbavari” diye benzetme yapanların
adalet duygusundan şüphe ettim. Burak birine benzetilmeye ihtiyacı olmayan
bir oyuncu. UEFA Şampiyonlar Ligi grup aşamasında en iyi oyuncu seçildi,
Cristiano Ronaldo ile birlikte gol krallığına ortak oldu. Burak’ı konuşurken
bunları da hatırlamak lazım. Antalya maçında da ideal bir forvet olduğunu
yine gösterdi. Yanlış anlamayın 2 gol attığı için değil. Yalnız başına, tek
forvet oynayıp 2 gol attığı için…
Herkes
Fatih Hoca’nın bundan sonra işinin çok zor olduğunu, nasıl kadro yapacağını,
kimi kulübeye göndereceğini konuşuyor. Hoca oyuncuları ile tartışmaya girmez,
oyuncuyu kaybetmektense kazanmak üzerine kurulu bir anlayışı vardır. 2 hafta
oynamayan Burak, normal şartlarda başka takımda olsa, küsüp performansı düşmesi
gerekirken, Galatasaray’da 2 gol ile döner. Neden mi? Fatih Hoca, kızdığı Burak’ı oynatmadığı maçlardan sonra değil, oyuna
dönüp 2 gol attıktan sonra eleştirir. Bunun adı tecrübedir işte. Ya da
Antalyaspor gibi önemli bir maçtan hemen önce Hoca’nın takımı
bırakıp, Şampiyonlar Ligi rakibini izlemeye gidip, maç sonrası demeçlerinde "bu sabah geldik" demesi, aslında
çok ince bir mesajdır takıma: “Şampiyonlar
Ligi maçını kazanmak zorundasınız”
Galatasaray
yönetimi de, Hoca’sı da Şampiyonlar Ligi’ni daha çok önemsiyor, bu yapılan
transferlerle de net. Ancak madem öyle o zaman acilen bu zemin işini de
çözmeliler. Avrupa standartlarına hiç uymayan, sadece krampon baskısıyla değil,
futbolcuların düştüklerinde dizinden bile etkilenen bir zemin var. Bu işle kim
ilgileniyor bilmiyorum, ancak kendisine şunu söylemek lazım, sahada gördüğünüz her yeşili çim sanmayın,
burası bildiğin yosun.
tespitleriniz çok doğru fakat yeni galatasaray düzeninde umut un en az burak kadar faydalı olacağını düşünüyorum.
YanıtlaSil